Şarkıya Göre: A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z...
Şarkıcıya Göre: A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z...
Şarkıcıya Göre: A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z...
Abdulhadi Kanakeri - Nisa Suresi
Şarkı Adı: Nisa Suresi
Söyleyen: Abdulhadi Kanakeri - Tüm Şarkıları »
Puan: 0.0 (0 kişi oyladı)
Görüntüleme: 501
Söyleyen: Abdulhadi Kanakeri - Tüm Şarkıları »
Puan: 0.0 (0 kişi oyladı)
Görüntüleme: 501
NİSA SURESİ
1. Ya eyyühen nasütteku rabbekümüllezı halekaküm min nefsiv vahıdetiv ve haleka minha zevcelna ve besse minhüma ricalen kesırav ve nisaa* vettekullahellezı tesaelune bihı vel erham innellahe kane aleyküm rakıyba
2. Ve atül yetama emvalehüm ve la tetebeddelül habise bit tayyibi ve la te'külu emvalehüm ila emvaliküm innehu kane huben kebıra
3. Ve in hıftüm illa tuksitu fil yetama fenkihu ma tabe leküm minen nisai mesna ve sülase ve ruba' fe in hıftüm ella ta'dilu fe vahıdeten ev ma leleket eymanüküm zalike edna ella teulu
4. Ve antün nisae sadükatihinne nıhleh fe in tıbne leküm an şey'im minhü nefsen fe küluhü henıem merıa
5. Ve la tü'tüs süfehae emvalekümülletı cealellahü leküm kıyamev verzükuhüm fıha veksuhüm ve kulu lehüm kavlem ma'rufa
6. Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikah fe in anestüm minhüm ruşden fedfeu ileyhim emvalehüm ve la te'küluha israfev ve bidaran ey yekberu ve men kane ğaniyyen felyesta'fif ve men kane fekıyran felye'kül bil ma'ruf fe iza defa'tüm ileyhim emvalehüm fe eşhidu aleyhim ve kefa billahi hasıba
7. Lir ricali nasıybüm mimma terakel validani vel akrabune ve lin nisai nasıybüm mimma terakel validani vel akrabune mimma kalle minhü evkesür nasıybem mefruda
8. Ve iza hadaral kısmete ülül kurba vel yetama vel mesakınü ferzükuhüm minhü ve kulu lehüm kavlem ma'rufa
9. Velyahşellezıne lev teraku min halfihim zürriyyeten dıafen hafu aleyhim felyettekullahe velyekulu kavlen sedıda
10. İnnellezıne ye'külune emvalel yetama zulmen innema ye'külune fı bütunihim nara ve seyaslevne seıyra
11. Yusıykümüllahü fı evladiküm lizzekeri mislü hazzıl ünseyeyn fe in künne nisaen fevkasneteyni fe lehünne sülüsa ma terakv ve in kanet vahıdeten fe lene nısf ve li ebeveyhi li külli vahıdüm minhümes südüsü mimma terake in kane lehu veled fe il lem yekül lehu veledüv ve verisehu ebevahü fe li ümmihis sülüs fe in kane lehu ıhvetün fe li ümmihis südüs mim ba'di vesıyyetiy yusıy biha ev deyn abaüküm ve ebnaüküm la tedrune eyyühüm akrabü leküm nef'a ferıdatem minellah innellahe kane alımen hakıma
12. Ve leküm nısfü ma terake ezvacüküm il lem yekül lehünne veled fe in kane lehünne veledün fe lekümür rubüu mimma terakne mim ba'di vesıyyetiy yusıyne biha ev deyn ve lehünner rübüu mimma teraktüm il lem yekül leküm veled fe in kane leküm veledün fe lehünnes sümünü mimma teraktüm mim ba7di vesıyyetin tusune biha ev deyn ve in kane racülüy yurasü kelaleten evimraetüv ve lehu ehun ev uhtün fe li külli vahıdim minhümes südüs fe in kanu eksera min zalike fe hüm şürakaü fis sülüsi mim ba'di vesıyyetiy yusa biha ev deynin ğayra mudarr vesıyyetem minellah vellahü alımün halım
13. Tilke hududüllah ve mey yütııllahe ve rasulehu yudhılhü cennatin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıhav ve zalikel fevzül azıym
14. Ve mey ya'sıllahe ve rasulehu ve yeteadde hududehu yudhılhü naran haledn fıha ve lehu azabüm mühın
15. Vellatı ye'tınel fahışete min nisaiküm festeşhidu aleyhinne erbeatem minküm fe in şehidu fe emsikuhünne fil büyuti hatta yeteveffahünnel mevtü ev yec'alellahü lehünne sebıla
16. Vellezani ye'tiyaniha minküm fe azuhüma fe in taba ve asleha fe a'ridu anhüma innellahe kane tevvaber rahıyma
17. İnnemet tevbetü alellahi lillezıne ya'melunes sue bi cehaletin sümme yetubune min karıbin fe ülaike yetubüllahü aleyhim ve kanellahü alımen hakıma
18. Ve leysetit tevbetü lillezıne ya'melunes seyyiat hatta iza hadara ehadehümül mevtü kale innı tübtül ane ve lellezıne yemutune ve hüm küffar ülaike a'tedna lehüm azaben elıma
19. Ya eyyühellezıne amenu la yehıllü leküm en terisün nisae kerha ve la ta'duluhünne li tezhebu bi ba'dı ma ateytümuhünne illa ey ye'tıne bi fahışetim mübeyyineh ve aşiruhünne bil ma'ruf fe in kerihtümuhünne fe asa en tekrahu şey7ev ve yec'alellahü fıhi hayran kesıra
20. Ve in eradtümüstibdale zevcim mekane zevciv ve ateytüm ıhdalünne kıntaran fe la te'huzu minhü şey'a e te'huzunehu bühtanev ve ismem mübına
21. Ve keyfe te'huzunehu ve kad efda ba7duküm ila ba'dıv ve ehazne minküm mısakan ğalıza
22. Ve la tenkihu ma nekeha abaüküm minen nisai illa ma kad selefv innehu kane fahışetev ve makta ve sae sebıla
23. Hurrimet aleyküm ümmehatüküm ve benatüküm ve ehavatüküm ve ammatüküm ve halatüküm ve benatül ehı ve benatül uhti ve ümmehatükümüllatı erda'neküm ve ehavatüküm miner radaati ve ümmehatü nisaiküm ve rabaibükümüllatı fı hucuriküm min nisaikümüllatı dehatüm bihınne fe il lem tekunu dehaltüm bihinne fe la cünaha aleyküm ve halailü ebnaikümül lezıne min aslabiküm ve ne tecmeu beynel uhteyni illa ma kad selef innellahe kane ğafurar rahıyma
24. Vel muhsanatü minen nisai illa ma meleket eymanüküm kitabellahi aleyküm ve ühılle leküm ma verae zaliküm en tebteğu bi emvaliküm muhsıniyne ğayra müsafihıyn femestemta'tüm bihı minhünne fe atuhünne ücurahünne ferıdah ve la cünaha aleyküm fıma teradaytüm bihı mim ba'dil ferıdah innellahe kane alımen hakıma
25. Ve mel lem yestetı' minküm tavlen ey yenkihal muhsanatil mü'minati fe mim ma meleket eymaüküm min feteyatikümül mü'minat vellahü a'lemü bi ımaniküm ba'duküm mim ba'd fenkihuhünne bi izni ehlihinne ve atuhünne ücurahünne bil ma'rufi muhsanatin ğayra müsafihativ ve la müttehızati ahdan fe iza uhsınne fe in eteyne bi fahışetin fe aleyhinne nısfü ma alel muhsanati minel azab zalike li men haşiyel anete minküm ve en tasbiru harul leküm vellahü ğafurur rahıym
26. Yürıdüllahü li yübeyyine leküm ve yehdiyeküm sünenellezıne min kabliküm ve yetube aleyküm vellahü alımün hakım
27. Vallahü yürıdü ey yetube aleyküm ve yürıdüllezıne yettebiuneş şehevati en temılu meylen azıyma
28. Yürıdüllahü ey yuhaffife anküm ve hulikal insanü daıyfa
29. Ya eyyühellezıne amenu la te'külu emvaleküm beyneküm bil batıli illa en tekune ticaraten an teradım minküm ve la taktülu enfüseküm innellahe kane biküm rahıyma
30. Ve mey yef'al zalike udvanev ve zulmen fe sevfe nuslıhi nara ve kane zalike alellahi yesıra
31. İn tectenibu kebaira ma tünhevne anhü nükeffir anküm seyyiatiküm ve nüdhılküm müdhalen kerıma
32. Ve la tetemennev ma faddalelelahü bihı ba'daküm ala ba'd lir ricali nasıybüm mimmektesebu ve lin nisai nasıybüm mimmektesebn ves'elüllahe min fadlih innellahe kane bi külli şey'in alıma
33. Ve li küllin cealna mevaliye mimma terakel validani vel akrabun vellezıne akadet eymanüküm fe atuhüm nasıybehüm innellahe kane ala külli şey'in şehıda
34. Er ricalü kavvamune alen nisai bi ma faddalellahü ba'dahüm ala ba'dıv ve bi ma enfeku min emvalihim fes salihatü kanitatün hafizatül lil ğaybi bi ma hafızallah vellatı tehafune nüşüzehünne fe ızuhünne vehcüruhünne fil medaciı vadribuhünn fe in eta'neküm fe la tebğu aleyhinne sebıla innellahe kane aliyyen kebıra
35. Ve in hıftüm şikaka beynihima feb'asu hakemem min ehlihı ve hakemem min ehliha iy yürıda ıslahay yüveffikıllahü beynehüma innellahe kane alımen habıra
36. Va'büdüllahe ve la tüşriku bihı şey'ev ve bil valideyni ıhsanev ve bizil kurba vel yetama vel mesakıni vel cari zil kurba vel caril cünübi ves sahıbi vil cembi vebnis sebıli ve ma meleket eymanüküm innellahe la yühıbbü men kane muhtalen fehura
37. Ellezıne yebhalune ve ye'mürunen nase bil buhli ve yektümune ma atahümüllahü min fadlih ve a'tedna lil kafirıne azabem mühına
38. Vellezıne yünfikune emvalehüm riaen nasi ve la yü'minune billahi ve la bil yevmil ahır ve mey yeküniş şeytanü lehu karınen fe sae karına
39. Ve maza aleyhim lev amenu billahi vel yevmil ahıri ve enfeku mimma razekahümüllah ve kanellahü bihim alıma
40. İnnellahe la yazlimü miskale zerrah ve in tekü hasenetey yüdaıfha ve yü'ti mil ledünhü ecran azıyma
41. Fe keyfe iza ci'na min külli ümmetim bi şehıdiv ve ci'nabike ala haülai şehıda
42. Yevmeiziy yeveddüllezıne keferu ve asavür rasule lev tüsevva bihimül ard ve la yüktümunellahe hadısa
43. Ya eyyühellezıne amenu la takrabus salate ve entüm sükara hatta ta'lemu ma tekulune ve la cünüben illa abirı sebılin hatta tağtesiluv ve in küntüm merda ev ala seferin ev cae ehadüm minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saıyden tayyiben femsehu bi vücuhiküm ve eydıküm innellahe kane afüvven ğafura
44. E lem tera ilellezıne utu nasıybem minel kitabi yeşteruned dalalete ve yürıdune en tedıllüs sebıl
45. Vallahü a7lemü bi a'daiküm ve kefa billahi veliyyev ve kefa billahi nasıyra
46. Minellezıne hadu yüharrifunel kelime am mevadııhı ve yekulune semı'na ve asayna vesma' ğayra müsmeıv ve raına leyyem bi elinetihim ve ta'nen fid dın ve lev ennehüm kalu semı'na ve eta'na vesma' venzurna leane hayral lehüm ve akveme ve lakil leanehümüllahü bi küfrihim fe la yü'minune illa kalıla
47. Ya eyyühellezıne utül kitabe aminu bi ma nezzelna müsaddikal li ma meaküm min kabli en natmise vücuhen fe neruddeha ala edbariha ev nel'anehüm ke ma leanna ashabes sebt ve kane emrullahi mef'ula
48. İnnellahe la yağfiru eyyüşrake bihı ve yağfiru ma dune zalike li mey yeşa' ve mey yüşrik billahi fe kadiftera ismen azıyma
49. E lem tera ilellezıne yüzekkune enfüsehüm belillahü yüzekkı mey yeşaü ve la yüzlemune fetıla
50. Ünzur keyfe yefterune alellahül kezib ve kefa bihı ismem mübına
51. E lem tera ilellezıne utu nasıybem minel kitabi yü'minune bil cibti vet tağuti ve yekulune lillizıne keferu haülai ehda minellezıne amenu sebıla
52. Ülaikellezıne leanehümüllah ve mey yel'anillahü fe len tecide lehu nesıyra
53. Em lehüm nesıybüm minel mülki fe izel la yü'tunen nase nekıyra
54. Em yahsüdunen nase ala ma atahümüllahü min fadlih fe kad ateyna ale ibrahımel kitabe vel hıkmete ve ateynahüm mülken azıyma
55. Fe minhüm men amene bihı ve minhüm men saddeanh ve kefa bi cehenneme seıyra
56. İnnellezıne keferu bi ayatina sevfe nuslıhim nara küllema nedıcet cüludühüm beddelnahüm cüluden ğayraha li yezukul azab innellahe kane azızen hakıma
57. Vellezine amenu ve amilus salihati senüdhılühüm cennatin tecri min tahtihel enharu halidıne fıha ebeda lehüm fıha ezvacüm mütühheratüv ve nüdhılühüm zıllen zalıla
58. İnnellahe ye'müruküm en tüeddül emanati ila ehliha ve iza hakemtüm beynen nasi en tahkümü bil adlv innellahe niımma yeızuküm bih innellahe kane semıam basıyra
59. Ya eyyühellezıne amenu etıy'ullahe ve etıy'ur rasule ve ülil emri minküm fe in tenaze'tüm fı şey'in fe rudduhü ilellahi ves rasuli in küntüm tü'minune billahi vel yevmil ahırv zalike hayruv ve ahsenü te'vıla
60. Elem tera ilellezıne yez'umune ennehüm amenu bi ma ünzile ileyke ve ma ünzile min kablike yürıdune ey yetehakemu ilet tağuti ve kad ümiru ey yekfüru bih ve yürıdüş şeytanü ey yüdıllehüm dalalem beıyda
61. Ve iza kıyle lehüm tealev ila ma enzelellahü ve iler rasuli raeytel münafikıyne yesuddune anke sududa
62. Fe keyfe iza esabethüm müsıybetüm bi ma kaddemet eydıhim sümme cauke yahlifune billahi in eradna illa ıhsanev ve etvfıka
63. Ülaikellezıne ya'lemüllahü ma fı kulubihim fe a'rıd anhüm veızhüm ve kul lehüm fı enfüsihim kavlem belığa
64. Ve ma erselna mir rasulin illa li yütaa bi iznillah ve lev ennehüm iz zalemu enfüsehüm cauke festağferullahe vestağfera lehümür rasulü le vecedüllahe tevvaber rahıyma
65. Fe la ve rabbike la yü'minune hatta yühakkimuke fıma şecera beynehüm sümme la yecidu fı enfüsihim haracem mimma kadayte ve yüsellimu teslıma
66. Ve lev enna ketebna aleyhim enıktülu enfüseküm evıhrucu min diyariküm ma fealuhü illa kalılüm minhümv ve lev ennehüm fealu ma yuazune bihı lekane hayran lehüm ve eşedde tesbita
67. Ve izel le ateynahüm mil ledünna ecran azıyma
68. Ve le hedeynahüm sıratam müstekıyma
69. Ve mey yütıılahe ver rasule fe ülaike meallezıne en'amellahü alehim minen nebiyyıne ves sıddıkıyne veş şühedai ves salihıyn ve hasüne ülaike rafıka
70. Zalikel fadlü minellah ve kefa billahi alıma
71. Ya eyyühellezıne amenu huzu hızraküm fenfiru sübatin evinfiru cemıa
72. Ve inne minküm le mel leyübettıenn fe in esabetküm müsıybetün kale kad en'amellahü aleyye iz lem eküm meahüm şehıda
73. Ve lein esabeküm fadlüm minellahi le yekulenne ke el lem teküm beyneküm ve beynehu meveddetüy ya leytenı küntü meahüm fe efuze fevzen azıyma
74. Fel yükatil fı sebılillahillezıne yeşrunel hayated dünya bil ahırah ve mey yükatil fı sebılillahi fe yuktel ev yağlib fe sevfe nü'tıhi ecran azıyma
75. Ve ma leküm la tükatilune fı sebılillahi vel müstad'afıne miner ricali ven nisai vel vildanillezıne yekulune rabbena ahricna min hazihil rayetiz zalimi ehlüha vec'al lena mil ledünke veliyya vec'al lena mil ledünke nesıyra
76. Ellezıne amenu yükatilune fı sebılillah vellezıne keferu yükatilune fı sebılit tağuti fe katilu evliyaeş şeytan inne keydeş şeytani kane daıyfa
77. E lem tera ilellezıne kıyle lehüm küffu eydiyeküm ve ekıymüs salet ve atüz zekah fe lemma kütibe aleyhimül kıtalü iza ferıkum minhüm yahşevnen nase ke haşyetillahi ev eşedde haşyeh ve kalu rabbena lime ketebte aleynel kıtal lev la ehhartena ila ecelin karıb kul metaud dünya kalıl vel ahıratü hayrul li menitteka ve la tuzlemune fetıla
78. Eyne ma tekunu yüdrikümül mevtü ve lev küntüm fı burucim müşeyyedeh ve in tüsıbhüm hasenetüy yekulu hazihı min ındillah ve in tüsıbhüm seyyetüy yekulu hazihı min ındik kul küllüm min ındillah fe mali haülail kavmi la yekadune yefkahune hadısa
79. Ma esabeke min hasenetin fe minellah ve ma esabeke min seyyietin fe min nefsik ve erselnake lin nasi rasula ve kefa billahi şehıda
80. Mey yütıır rasule fe kad etaallah ve men tevella fe ma erselnake aleyhim hafıyza
81. Ve yekulune taatün fe iza berazu min ındike beyyete taifetüm minhüm ğayrallezı tekul vallahü yektübü ma yübeyyitun fe a'rıd anhüm ve tevekkel alellah ve kefa billahi vekıla
82. E fe la yetedebberunel kur'an ve lev kane min ındi ğayrullahi le vcedu fıhıhtilafen kesıra
83. Ve iza caehüm emrum minel emni evil havfi ezau bih ve lev radduhü iler rasuli ve ila ülil emri minhüm lealimehüllezıne yesmebitunehu minhüm ve lev la fadlüllahi aleyküm ve rahmetühu letteba'tümüş şeytane illa kalıla
84. Fe katil fı sebılillah la tükellefü illa nefseke ve harridıl mü'minınv asellahü ey yeküffe be'sellezıne keferu vallahü eşddü be'sev ve eşeddü tenkıla
85. Mey yeşfa'şefaaten hasenetey yekül lehu nesiybüm minha ve mey yeşfa'şefaaten seyyietey yekül lehu kiflüm minha ve kanellahü ala külli şey'im mükıyta
86. Ve iza huyyıtüm bi tehıyyetin fe hayyu bi ahsene minha ev rudduha innellahe kane ala külli şey'in hasıba
87. Allahü la ilahe illa hu le yecmeanneküm ila yevmil kıyameti la raybe fıh ve men asdeku minellahi hadısa
88. Fe ma leküm fil münafikıyne fieteyni vallahü erkesehüm bi ma kesebu e türıdune en tehdu men edallellah ve mey yudlilillahü fe len tecide lehu sebıla
89. Veddu lev tekfürune kema keferu fe tekunune sevaen fe la tettehızu minhüm evliyae hatta yühaciru fı sebılillah fe in tevellev fe huzuhüm vaktüluhüm haysü vecedtümuhüm ve la tettehızu minhüm veliyyev ve la nesıyra
90. İlillezıne yesılune ila kavmim beyneküm ve beynehüm mısakun ev cauküm hasırat suduruhüm ey yükatiluküm ev yükatilu kavmehüm ve lev şaellahü le selletahüm aleyküm fe le kateluküm fe inı'tezeluküm fe lem yükatiluküm ve elkav ileykümüs selem fe ma cealelahü leküm aleyhim sebıla
91. Setecidune aharıne yürıdune ey ye'menuküm ev ye'menu kavmehüm küllema ruddu ilel fitneti ürkisu fıha fe il lem ya'teziluküm ve yulku ileykümüs selem ve yeküffu eydiyehüm fe huzuhüm vaktüluhüm haysü sekftümuhüm ve ülaiküm cealna leküm aleyhim sültanem mübına
92. Ve ma kane li mü'minin ey yaktüle mü'minen illa hataa ve men katele mü'mine hataen fe tahrıru rakabetim mü'minetiv ve diyetüm müsellemetün ila ehlihı illa ey yessaddeku fe in kane min kavmin adüvvil leküm ve hüve mü'minün fe tahrıru rakabetim mü'mineh ve in kane mni kavmim beyneküm ve beynehüm mısakun fediyetüm müsellemetün ila ehlihı ve tahrıru rakabetim mü'mineh fe mel lem yecid fe sıyamü şehrayni mütetabiayni tevbetem minellah ve kanellahü alımen hakıma
93. Ve mey yaktül mü'minem müteammiden fe cezaühu cehnnemü haliden fıha ve ğadıbellahü aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azaben azıyma
94. Ya eyyühellezıne amenu iza darabtüm fı sebılillahi fe tebeyyenu ve la tekulu li men elka ileykümüs selame leste mü'mina tebteğune aradal hayatid dünya fe ındellahi meğanimü kesırah kezalike küntüm min kablü fe mennellahü aleyküm fe tebeyyenu innellahe kane bi ma ta'melune habıra
95. La yestevil kaıdune minel mü'minıne ğayru ülid darari vel mücahidune fı sebılillahi bi emvalihim ve enfüsihim feddalellahül mücahidıne bi emvalihim ve enfüsihim alel kaıdıne deraceh ve küllev veadellahül husna ve feddalellahül mücahidıne alel kaıdıne ecran azıyma
96. Deracatim minhü ve mağfiratev ve rahmehv ve kanellahü ğafurar rahıyma
97. İnnellezıne teveffahümül melaiketü zalimı enfüsihim kalu fıme küntüm kalu künna müstad'afıne fil ard kalu e lem tekün erdullahi vasiaten fe tühaciru fıha fe ülaike me'vahüm cehennem ve saet mesıyra
98. İllel müstad'afıne miner ricali ven nisai vel vildani la yestetıy'une hıyletev ve la yehtedune sebıla
99. Fe ülaike asellahü ey ya'füve anhüm ve kanellahü afüvven ğafura
100. Ve mey yühacir fı sebılillahi yecid fil erdı mürağamen kesırav veseah ve mey yahruc mim beytihı mühaciran ilellahi ve rasulihı sümme yüdrikhül mevtü fe ad vekaa ercuhu alellah ve kanellahü ğafurar rahıyma
101. Ve iza darabtüm fil erdı fe leyse aleyküm cünahun en taksuru mines salah in hıftüm ey yeftinekümüllezıne keferu innel kafirune kanu leküm adüvvem mübına
102. Ve iza künte fıhim fe ekamte lehümüs salate feltekum taifetüm minhüm meake vel ye'huzu eslihatehümv fe iza secedu felyekunu miv veraikümv velte'ti taifetün uhra lem yüsallu fel yüsallu meake vel ye'huzu hızrahüm ve eslihatehüm veddellezıne keferu lev tağfülune an eslihatiküm ve emtiatiküm fe yemılune aleyküm meyletev vahıdehv ve la cünüha aleyküm in kane bi küm ezem mim metarin ev küntüm merda en tedau eslihateküm ve huzu hızrakümv innellahe eadde lil kafirıne azabem mühına
103. Fe iza kadaytümüs salate fezkürullahe kıyamev ve kuudev ve ala cünubiküm fe izatme'nentüm fe ekıymüs salah innes salate kanet alel mü'minıne kitabem mevkuta
104. Ve la tahinu fibtiğail kavm in tekunu te'lemune fe innehüm ye'lemune kema te'lemune ve tercune minellahi mala yercun ve kanellahi alımen hakıma
105. İnna enzelna ileykel kitabe bil hakkı li tahküme beynen nasi bima erakellah ve la tekül lil hainıne hasıyma
106. Vestağfirillah innellahe kane ğafurar rahıyma
107. Ve la tücadil anillezıne yahtanune enfüsehümv innellahe la yühıbbü men kane havvanen esıma
108. Yestahfune minen nasi ve la yestahfune minellahi ve hüve meahüm iz yübeyyitune ma la yerda minel kavl ve kanellahü bi ma ya'melune mühıyta
109. Ha entüm haülai cadeltüm anhüm fil hayatid dünya fe mey yücadilüllahe anhüm yevmel kıyameti em mey yekunü aleyhim vekıla
110. Ve mey ya'mel suen ev yazlim nefsehu sümme yestağfirillahe yecidillahe ğafurar rahıyma
111. Ve mey yeksib ismen fe innema yeksibühu ala nefsih ve kanellahü alımen hakıma
112. Ve mey yeksib hatıy'eten ev ismen sümme yermi bihı berıen fe kadıhtemele bühtanev ve ismem mübına
113. Ve lev la fadlüllahi aleyke ve rahmetühu lehemmet taifetüm minhüm ey yüdılluk ve ma yüdıllune illa enfüsehüm ve ma yedurruneke min şey' ve enzellellahü aleykel kitabe vel hıkmete ve allemeke ma lem tekün ta'lemv ve kane fadlüllahi aleyke azıyma
114. La hayra fı kesırim min necvahüm illa men emera bi sadekatin ev ma'rufin ev ıslahım beynen nas ve mey yef'al zalikebtiğae merdatillahi fe sevfe nü'tıhi ecran azıyma
115. Ve mey yüşakıkır rasule mim ba'di ma tebeyyene lehül hüda ve yettebı' ğayra sebılil mü'minıne nüvellihı ma tevella ve nuslihı cehennem ve saet mesıyra
116. İnnellahe la yağfiru ey yüşrake bihı ve yağfiru ma dune zalike li mey yeşa' ve mey yuşrik billahi fe kad dalle dalalem beıyda
117. İy yed'une min dunihı illa inasa ve iy yad'une illa şeytanem merıda
118. leanehüllah ve kale le ettehızenne min ıbadike nasıybem mefruda
119. Ve le üdıllennehüm ve le ümenniyennehüm ve le amürrannehüm fe le yübettikünne azanel en'ami ve le amürannehüm fe le yüğayyirunne halkallah ve mey yettehıziş şeytane veliyyem min dunillahi fe kad hasira husranem mübına
120. Yeıdühüm ve yümennıhim ve ma yeıdühümüş şeytanü illa ğurura
121. Ülaike me'vahüm cehennemü ve la yecidune
122. Vellezıne amenu ve amilus salihati senüdhılühüm cennatin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha ebeda va'dellahi hakka ve men asdeku minellahi kıyla
123. Leyse bi emaniyyiküm ve la emaniyyi ehlil kitab mey ya'mel suey yücze bihı ve la yecid lehu min dunillahi veliyyev ve la nesıyra
124. Ve mey ya'mel mines salihati min zekerin ev ünsa ve hüve mü'minün fe ülaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune nekıyra
125. Ve men ahsenü dınem mimmen esleme vechehu lillahi ve hüve muhsinüv vettebea millete ibrahıme hanıfa vetetehazellahü ibrahıme halila
126. Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kanellahü bi külli şey'im mühıyta
127. Ve yesteftuneke fin nisa' kulillahü yüftıküm fıhinne ve ma yütla aleyküm fil kitabi fı yetamen nisaillatı la tü'tunehünne ma kütibe lehünne ve terğabune en tenkihuhünne vel müstad'afıne minel vildani ve en tekumu lil yetama bil kıst ve ma tef'alu min hayrin fe inellahe kane bihı alıma
128. Ve inimraetün hafet mim ba'liha nüşuzen ev ı'radan fe la cünaha aleyhima ey yusliha beynehüma sulha ves sulhu hayr ve uhdıratil enfüsüş şuhh ve in tuhsinu ve tetteku fe innellahe kane bi ma ta'melune habıra
129. Ve len testetıy'u en ta'dilu beynen nisai ve lev harastüm fe la temılu küllel meyli fe tezeruha kel müalekah ve in tuslihu ve tetteku fe innellahe kane ğafurar rahıyma
130. Ve iy yeteferraka yuğnillahü küllem min seatih ve kanellahü vasian hakıma
131. Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve le kad vessaynellezıne utül kitabe min kabliküm ve iyyaküm enittekullah ve in tekfüru fe inne lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kanellahü ğaniyyen hamıda
132. Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla
133. İy yeşe' yüzhibküm eyyühen nasü ve ye7ti bi aharın ve kanellahü ala zalike kadıra
134. Men kane yürıdü sevabed dünya fe ınellahi sevabüd dünya vel ahırah ve kanellahü semıam besıyra
135. Ya eyyühellezıne amenu kunu kavvamıne bil kıstı şühedae lillahi ve lev ala enfüsiküm evil valideyni vel akrabın iy yekün ğaniyyen ev fekıyran fellahü evla bihima fe la tettebiul heva en ta'dilu ve in telvu ev tu'ridu fe innellahe kane bi ma ta'melune habıra
136. Ya eyyühellezıne amenu aminu billahi ve rasulihı vel kitabillezı nezzele ala rasulihı vel kitabillezı enzele min kabl ve me yekfür billahi ve melaiketihı ve kütübihı ve rusülihı vel yevmil ahıri fe kad dalle dalalem beıyda
137. İnnellezıne amenu sümme keferu sümme amenu sümme keferu sümmezdadu küfral lem yekünillahü li yağfira lehüm ve la li yehdiyehüm sebıla
138. Beşşiril münafikıyne bi enne lehüm azaben elıma
139. Ellezıne yettehızunel kafirıne evliyae min dunil mü'minın e yebteğune ındehümül ızzete fe innel ızzete lillahi cemıa
140. Ve kad nezzele aleyküm fil kitabi en iza semı'tüm ayatillahi yükferu biha ve yüstehzeü biha fe la tak'udu meahüm hatta yehudu fı hadısin ğayrihı inneküm izem müslühüm innellahe camiul münafikıyne vel kafirıne fı cehenneme cemıa
141. Ellezıne yeterabbesune biküm fe in kane leküm fethum minellahi kalu e lem neküm meaküm ve in kane lil kafirıne nasıybün kalu elem nestahviz aleyküm ve nemna'küm minel mü'minın fellahü yahkümü beyneküm yevmel kıyameh ve ley yec'alellahü lil kafirıne alel mü'minıne sebıla
142. İnnel münafikıyne yühadiunellahe ve hüve hadıuhüm ve iza kamu iles salati kamu küsala yüraunen nase ve la yezkürunellahe illa kalıla
143. Müzebzebıne beyne zalike la ila haülai ve la ila haüla' ve mey yudlilillahü fe len tecide lehu sebıla
144. Ya eyyühellezıne amenu la tettehızül kafirıne evliyae min dunil mü'minın e türıdune en tec'alu lillahi aleyküm sültanem mübına
145. İnnel münafikıyne fid derkil esfeli minen nar ve len tecide lehüm nesıyra
146. İllellezıne tabu ve aslehu va'tesamu billahi va ahlesu dınehüm lillahi fe ülaike meal mü'minın ve sevfe yü'tillahül mü'minıne ecran azıyma
147. Ma yef'alüllahü bi azabiküm in şekartüm ve amentüm ve kanellahü şakiran alima
148. La yühıbbüllahül cehra bis sui minel kavli illa men zulim v kanellahü semıan alıma
149. İn tübdu hayran ev tuhfuhü ev ta'fü an suin fe innellahe kane afüvven kadıra
150. İnnellezıne yekfürune billah ive rusülihı ve yürıdune ey yüferriku beynellahi ve rusülihı ve yekulune nü'minü bi ba'dıv ve nekfürü bi ba'dıv ve yürıdune ey yettehızu beyne zalike sebıla
151. Ülaike hümül kafirune hakka ve a'tedna lil kafirıne azabem mühiyna
152. Vellezıne amenu billahi ve rusülihı ve lem yüferriku beyne ehadim minhüm ülaike sevfe yü'tıhim ücurahüm ve kanellahü ğafurar rahıyam
153. Yes'elüke ehlül ehlül kitabi en tünezzile aleyhim kitabem mines semai fe kad seelü musa ekbera min zalike fe kalu erinellah cehratem fe ehazethümüs saıkatü bi sulmihim sümmettehazül ıcle mim ba'di ma caethümül beyyinatü fe afevna an zalik ve ateyna musa sültanem mübına
154. Ve rafa'na fevkahümüt tura bi mısakıhim ve kulna lehümüdhulül babe sücedev ve kulna lehüm la ta'du fis sebti ve ehazna minhüm mısakan ğalıza
155. Fe bima nakdıhim mısakahüm ve küfrihim bi ayatillahi ve katlihimül embiyae bi ğayri hakkıv ve kavlihim kulubüna ğulf bel tabeallahü aleyha bi küfrihim fe la yü'minune illa kalıla
156. Ve bi küfrihim ve kavlihim ala meryeme bühtanen azıyam
157. Ve kavlihim inna katelnel mesıha ıysebne meryeme raulellah ve ma kateluhü ve ma salebuhü ve lakin şübbihe lehüm ve innellezınahtelefu fıhi le fı şekkim minh ma lehüm bihı min ılmin illettibaaz zann ve ma kateluhü yekıyna
158. Ber rafeahüllahü ileyh ve kanellahü azızen hakıma
159. Ve im min ehlil kitabi illa le yü'minenne bihı kable mevtih ve yevmel kıyameti yekunü aleyhim şehıda
160. Fe bi zulmim minellezıne hadu harramna aleyhim tayyibatin ühıllet lehüm ve bi saddihim an sebılillahi kesıra
161. Ve ahzihimür riba ve kad nühu anhü ve eklihim emvalen nasi bil ba'tıl ve a'tedna lil kafirıne minhüm azaben elıma
162. Lakinir rasihune fil ılmi minhüm vel mü'minune yü'minune bi ma ünzile ileyke ve ma ünzile min kabileke vel mükıymınes salate vel mü'tunez zekate vel mü'minune billahi vel yevmil ahır ülaike se nü'tıhim ecran azıyma
163. İnna evhayna ileyke kema evhayna ila nuhıv ven nebiyyıne mim ba'dih ve evhayna ila ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ve ya'kube vel esbatı ve ıysa ve eyyube ve yunüse ve harune ve süleyman ve ateyna davude zebura
164. Ve rusülen kad kasasnahüm aleyke min kablü ve rusülel lem naksushüm aleyk ve kellemellahü musa teklıma
165. Rusülem mübeşşirıne ve münzirıne li ella yekune lin nasi alellahi huccetüm ba'der rusül ve kanellahü azızen hakıma
166. Lakinillahü yeşhedü bi ma enzele ileyke enzelehu bi ılmih vel melaiketü yeşhedun ve kefa billahi şehıda
167. İnnellezıne keferu ve saddu an sebılillahi kad dallu dalalem beıyda
168. İnnellezıne keferu ve zalemu lem yekünillahü li yağfira lehüm ve la li yehdiyehüm tarıka
169. İlla tarika cehenneme halidıne fıha ebeda ve kane zalike alellahi yesıra
170. Ya eyyühen nasü kad caekümür rasulü bil hakkı mir rabbiküm fe aminu hayral leküm ve in tekfüru fe inne lillahi ma fis semavati vel ard ve kanellahü alımen hakıma
171. Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhum minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayral leküm innemellahü ilahüv vahıd sübhanehu ey yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla
172. Ley yestenkifel mesıhu ey yekune abdel lillahi ve lel melaiketül mükarrabun ve mey yestenkif an ıbadetihı ve yestekbir fe seyahşüruhüm ileyhi cemıa
173. Fe emmellezıne amenu ve amilus salihati fe yüveffıhim ücurahüm ve yezıdühüm min fadlih ve emmellezınestenkefu vestekberu fe yüazzibühüm azaben elımev ve la yecidune lehüm min dunillahi veliyyev ve la nesıyra
174. Ya eyyühen nasü kad caeküm bürhanüm mir rabbiküm ve enzelna ileyküm nuram mübına
175. Fe emmellezıne amenu billahi va'tesamu bihı fe seyüdhılühüm fı rahmetim minhü ve fadliv ve yehdıhim ileyhi sıratam müstekıyma
176. Yesteftunek kulillahü yüftiküm fil kelaleh inimruün heleke leyse lehu veledüv ve lehu uhtün fe leha nısfü ma terak ve hüve yerisüha il lem yekül leha veled fe in kanetesneteyni fe lehümes sülüsani mimma terak ve in kanu ıhveter ricalev ve nisaen fe lizzekeri mislü hazzıl ünseyeyen yübeyyinüllahü leküm en tedıllu vallahü bi külli şey'in alım
MEALİ
4 – NİSÂ SÛRESİ
Medine'de takriben hicrî 6. yılda nazil olmuş olup, 176 âyettir. Kadınlar hakkında birçok hüküm ihtiva edip, Cahiliye döneminde mahrum oldukları yeni hakları kadınlara verdiğinden ötürü, bu sureye 'Kadınlar†mânasına gelen Nisa suresi adı verilmiştir. Uzunluk itibariyle Bakara suresinden sonra Kur'ân-ı Kerimin en uzun ikinci suresidir.
Kur'ânda 'Ey insanlar!†hitabı ile başlayan iki sureden biri olup, ilk yarıdaki 4. suredir. Bu hitap ile başlayan öbür sure, ikinci yarının 4. suresi olan Hac suresidir. Nisa suresindeki bu hitap, insanların tarihlerinin başındaki kardeşliğe, Hac suresindeki âyet ise âhiret istikbaline dikkat çekmektedir.
Nisâ suresi; Allah'ın hakları, bütün insanların kardeşliği, çocuklara, kadınlara, yetimlere şefkat edip haklarının verilmesi, mallarının korunması, evlenme, miras, temizlik, namaz, cihad, nizama uyma, toplumda müsamaha, dayanışma, emanete riayet, adalet, Ehl-i kitap ile münasebetler, Hıristiyanların Hz. ÃŽsâ (a.s.) hakkındaki batıl iddialarını konu edinir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Ey insanlar! Sizi bir tek kişiden yaratan ve ondan da eşini yaratıp o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının.
Adını anıp Kendisini vesile ederek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a saygısızlık etmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakınınız. Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. [7,189; 30,21; 39,6; 42,11] {KM, Tekvin 2,21-23}
Bütün insanlığın aynı baba ve annede birleşen bir tek aile oluşturduğunu, dolayısıyla insanların bu hukuka uygun davranmaları gerektiğini bildiren bu ilk âyet, surenin konuları için en mükemmel bir giriş durumundadır.
2 – Yetimlere mallarını verin, temizi verip murdarı almayın, onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü böyle yapmanız gerçekten büyük bir günahtır.
3 – Himayeniz altındaki yetim kızlarla evlenince haklarını gözetemeyeceğinizden, adaleti sağlayamayacağınızdan endişe ederseniz, onlarla değil, size helâl olup arzu ettiğiniz diğer kadınlarla iki, üç veya dört hanım olmak üzere evlenin.
Eğer bu takdirde de aralarında adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya elinizin altında olan cariyelerle yetinin. Bu durum, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır. {KM, Matta 25,1-12; Tesniye 21,10-14}
Bu âyet, erkek için dörde kadar eş ile nikâhlanma ruhsatı verir. Fakat eşler arasında adaleti gerçekleştiremeyen, âhirette olacağı gibi, dünyada da perişan olur.
4 – Evleneceğiniz kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin. Eğer mehrin bir kısmını gönül rızasıyla size bağışlarlarsa onu içinize sine sine afiyetle yeyin.
5 – Allah'ın sizin maişetinizin başlıca vesilesi kıldığı mallarınızı, aklı ermeyen kimselerin ellerine vermeyin. Bu malları işleterek elde edeceğiniz gelirle onların ihtiyaçlarını sağlayın, giyeceklerini temin edin ve onlara tatlı sözler söyleyin, güzel tavsiyelerde bulunun.
6 – Yetimleri evlenme çağına varıncaya kadar gözetip deneyin. Akılca olgunlaştıklarını görürseniz mallarını kendilerine teslim edin. Büyüyünce ellerine alacakları düşüncesiyle o malları israfla tüketmeyin. İhtiyacı olmayan veli, yetim malına tenezzül etmesin. Muhtaç olan ise meşru surette, ihtiyaç ve emeğine uygun olarak yararlansın. Onlara mallarını teslim ettiğinizde bunu şahitlerle tesbit ettirin. Allah hesab sorandır ve O'nun hesap sorması kâfidir. [6,152]
7 – Ana baba ile yakın akrabanın terikelerinde erkeklere hisse bulunduğu gibi, ana baba ile yakın akrabanın terikelerinde kadınlara -azından da çoğundan da- farz olarak belirlenmiş hisseler vardır.
Bu âyet mirasda beş prensip koyar: 1.Erkek gibi kadın da mirastan pay alır. 2.Az çok bütün mallar mirasa tâbidir. 3.Bu kural taşınabilir ve taşınamaz bütün mallar için geçerlidir. 4.Ölen kişi mal bırakırsa miras söz konusu olur. 5.Yakın akraba varken uzak akrabaya miras düşmez. Bu beş prensibi gayet özlü ihtiva eden bu âyet giriş yapılarak sonra miras payları belirtilir.
8 – Miras taksim edilirken varis olmayan akrabalar, yetimler, fakirler de orada bulunuyorlarsa, onlara da bir şey verin ve gönüllerini alacak tatlı sözler de söyleyin.
9 – Arkalarında eli ermez, gücü yetmez küçük çocuklar bıraktıkları takdirde, onların halleri nice olur diye endişe edenler, yetimlere haksızlık etmekten de öylece korksunlar da Allah'ın cezalandırmasından sakınsınlar ve doğru söz söylesinler.
10 – Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, aslında karınları dolusu ateş yerler. Onlar, yarın harıl harıl yanan bir ateşe gireceklerdir.
11 – Miras konusunda, Allah çocuklarınız hakkında şöyle emreder: Erkeğin hakkı, kadının hissesinin iki mislidir. Şayet kadınların sayısı ikiden fazla ise onlar terikenin üçte ikisini alırlar. Eğer kız evlat tek ise terikenin yarısını alır.
Ana babaya gelince, ölenin çocuğu varsa, onun terikesinden her birine altıda bir hisse vardır. Eğer çocuğu yoksa ve kendisine ana babası varis oluyorsa annesine üçte bir hisse vardır.
Şayet ölenin kardeşleri varsa, ölenin yaptığı vasiyetin ifasından ve borcunun ödenmesinden sonra annenin hissesi altıda birdir.
Ana babanız ile evlatlarınızdan hangisinin size daha faydalı olacağını siz bilemezsiniz. Bunlar Allah'ın koyduğu farzlardır. Allah muhakkak ki alîm ve hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir).
Mirasta erkek evlat, kızın iki mislini alır. Zira İslâma göre erkek ailesini geçindirmekle yükümlüdür. Kadının böyle bir görevi yoktur. Kadının yükü kocasına ait iken, koca ailesini, çocuklarını, duruma göre anne ve babasının nafakasını yüklenmek zorundadır. Dolayısıyla bu hüküm tam adalettir.
12 – Eşlerinizin çocukları yoksa terikelerinin yarısı siz kocalarındır.
Eğer çocukları varsa dörtte biri size aittir. Bütün bunlar, yaptığı vasiyetin ve üzerindeki borcun ifasından sonradır.
Sizin de çocuğunuz yoksa terikenizin dörtte biri eşlerinizindir.
Eğer çocuğunuz varsa terikenizin sekizde biri onlara aittir.
Bunlar da yapacağınız vasiyetin ve borcunuzun ödenmesinden sonradır.
Eğer miras bırakan erkek veya kadın, çocuğu ve ana babası olmayan bir kimse olur ve onun erkek veya kız kardeşi de bulunursa, bunlardan her birinin hissesi altıda birdir.
Şayet onların sayısı daha fazla ise, o takdirde onlar üçte bir hisseye ortak olurlar.
Bu da yapılan vasiyet ve borcun ödenmesinden sonradır.
Bütün bunlar, varisler zarara uğratılmaksızın yapılacaktır.
Bu, Allah tarafından size bir buyruktur. Allah alîm ve halîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, cezalandırmada aceleci değildir).
13 – İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve resulüne itaat ederse Allah onu, içinden ırmaklar akan cennetlere ebedî kalmak üzere yerleştirir. İşte en büyük başarı da budur.
14 – Kim de Allah'a ve resulüne isyan eder ve Allah'ın sınırlarını aşarsa,
Allah onu da ebedî kalmak üzere ateşe koyar. Hem onu zelil ve perişan eden bir azab vardır.
15 – Zina eden kadınlarınız hakkında dört şahit isteyin. Eğer dört kişi şahitlik ederlerse, ölüm kendilerini alıp götürünceye veya Allah kendilerine bir yol gösterinceye kadar onları evlerde alıkoyun. [24,2] {KM, Tesniye 22,21; Levililer 19,20; 20,10.14; 21,9; Yuhanna 8,5}
16 – Sizden bir çift fuhuş yaparsa onlara eziyet edin. Eğer tövbe edip hallerini ıslah ederlerse onları cezalandırmaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tevvab ve rahîmdir: (tövbeleri kabul eder ve çok merhametlidir). [17,32; 23,7]
a-Zina cezası olarak Kur'ânda ilk gelen hüküm bu âyetle bildirilen azarlama, bir iki pataklama kabilinden rahatsız etmedir. b-İkinci olarak, bu surenin 15. âyeti gelip zinakâr kadını evde hapsetme hükmünü getirmiştir. c-Son olarak ise 24,2 ile gelen yüz değnek cezasıdır. Bu bekârların cezası olup evli zinakârlar recmedilirler. Bazı alimlere göre, bu 16.âyet livata yapan erkeklere ait olup, onlara verilecek tâzir cezasını bildirmektedir.
17 – Allah'ın kabulünü vaad buyurduğu tövbe, kötülüğü ancak cahillik sebebiyle işleyip, sonra da çabucak vazgeçerek günahtan dönüş yapacak olanların tövbesidir. İşte Allah'ın, tövbelerini kabul edeceği kimseler bunlardır. Allah alîm ve hakîmdir (herkesin içini dışını hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
18 – Yoksa makbul tövbe, kötülükleri yapıp edip de sonra kendilerinden birine ölüm gelip çattığında: 'İşte ben şimdi tövbe ettim†diyenlerin tövbesi değil. Kâfir olarak ölen kimselerin tövbesi de değil. İşte öylesi kimselere, çok acı veren bir azap hazırladık.
Tövbenin makbul olmasına dair âyet ve hadisleri bir arada değerlendiren müfessirlerin vardıkları sonuç şudur: Can çekişme durumundan önce, henüz hayattan ümitsiz değil iken küfürden tövbe ile iman etmek geçerlidir. Fakat can çekişme halinde hayattan ümit kesme durumunda küfürden tövbe ve iman etmek geçerli değildir. İman ettikten sonra iyi işler yapabilecek bir zaman bulunmalıdır.
19 – Ey iman edenler! Kadınları zorla miras olarak almanız helâl olmaz. Çok belli bir fuhuş işlemedikçe onlara verdiğiniz mehrin bir kısmını ele geçirmek için onları sıkıştırmanız da size helâl değildir.
Onlarla hoşça, güzelce geçinin. Şayet onlardan hoşlanmayacak olursanız, olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş bulunur. [2,228] {KM, Tesniye 5,10}
Cahiliyede ölen bir erkeğin en yakın vârisi onun eşinin üstüne bir bez parçası atınca, onu kendi yönetimi altına geçirmiş olurdu. Sonra ister mehir vermeksizin onu nikâhına alır, ister diğer bir erkeğe nikâhlayıp mehrini kendisi alır, isterse böyle yapmayıp evinde âdeta hapsedip malına el koyardı. Âyet bu âdeti kaldırmaktadır.
Âyetin son kısmı, aile kurumunu ayakta tutmak için çok önemli bir prensip koymaktadır. Evliliğin başında kişinin eşinin, gerek güzellik, gerek ahlâk bakımından eksikleri olabilir. İyi yönlerini ortaya koymasına fırsat vermeden, sohbet ve ünsiyette bulunmadan, boşamaya girişmek doğru değildir.
20 – Bir eşinizden ayrılıp da yerine başka bir eşle evlenmek isterseniz, ayrıldığınız hanıma yüklerle mehir vermiş olsanız da, içinden ufak bir şey bile almayın.
Boşanmaya sebep uydurup iftira ederek, göz göre göre günaha girerek bunu almanız hiç münasip olur mu? [3,75]
Hz. Ömer (r.a) halife iken evlenmeyi kolaylaştırmak için mehir mikdarına üst sınır koymak isteyince, mescidin arka tarafından bir hanım da bu âyeti okuyarak: 'Ya Emire'l-müminîn! Allah'ın verdiği imkânı almak doğru olur mu?†deyince Hz. Ömer derhal inceliğin farkına varmış, cemaatin huzurunda o hanımın haklı olduğunu kabul etmiştir.
21 – Nasıl alabilirsiniz ki birbirinize karılıp katıldınız, bir yastığa baş koydunuz,
Hem onlar siz kocalarından hukuklarını gözetme konusunda sağlamca te'minat da aldılar?
22 – Daha önce geçen durum bir tarafa, bundan böyle babalarınızın nikâhladığı kadınları artık nikâhlamayın.
Hiç şüphe yok ki bu, Allah'ın gazabına sebep olan bir hayasızlıktır. Ne iğrenç bir yoldur o! [6,151; 17,32]
Cahiliyede üvey anne ile nikâh normal karşılanırken, bu âyet onu yasaklamaktadır.
23 – Ey mümin erkekler! Şunlarla nikâhlanmanız haram kılınmıştır: Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz,
Halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları,
Sizi emziren süt anneleriniz, süt kızkardeşleriniz,
Kayınvalideleriniz, kendileriyle zifafa girdiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız.
Fakat zifafa girmediğiniz eşlerinizin kızlarını nikâhlamanızda beis yoktur.
Keza öz oğullarınızın eşleri ile evlenmeniz ve iki kızkardeşi nikâhınız altında birleştirmeniz de haram kılındı.
Ancak daha önce geçen geçmiştir. Çünkü Allah gafur ve rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur). [33,4] {KM, Levililer 18,7-18; Tekvin 29,16-30}
Süt anne ve kardeşlerinde de, nesep (soy) yönünden olan mahremliğin cari olduğu âyette vurgulanmaktadır.
24 – Kocası olan kadınlarla da evlenmeniz haramdır, ancak harp esiri olarak eliniz altında bulunan cariyeler bundan müstesnadır. İşte bütün bunlar Allah'ın kesin hükümleridir.
Bu sayılanlardan başkalarını, iffetli yaşamak, zina etmemek şartıyla, mal harcayıp mehirlerini vererek nikâhlamanız helâldır.
Dikkat edin: Evlenerek beraberliklerinden yararlandığınız kadınlara, belirlenmiş olan mehirlerini verin, bu bir haktır. Ama belirledikten sonra, aranızda anlaşarak miktarını arttırıp eksiltmenizde size bir vebal yoktur. Allah alîm ve hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir). [4,4-21]
Bazı milletlerde evlenirken kadın erkeğe hatırı sayılır mal veya para (drahoma) verir. Bu, kendisine rağbet edilme sebeplerinden olur. İslâm'da ise kadının malına değil, kendisine önem verilir. Hatta, verilen değerin bir alâmeti olarak kocası ona biri peşin, öbürü evlendikten sonra verilmek üzere iki mehir verir. Nikâh akdi için mehrin mutlaka belirlenmesi gereklidir.
Fakat mehiri belirledikten sonra, eşlerin karşılıklı rızası ile yaptıkları indirimde veya borçtan kurtarmada bir mahzur yoktur.
25 – Sizden eşraftan olan hür mümin kadınlarla evlenecek servet ve gücü bulunmayanlar, eliniz altında olan mümin cariyelerle evlenebilir.
Allah sizin kadr-u kıymetinizi imanınızla bilir. Zaten siz müminler hep aynı aileden sayılırsınız.
Öyleyse, fuhuşta bulunmayarak, gizli dost da edinmeyerek, namuslu kadınlar olmak üzere onları, sahiplerinin izniyle nikâhlayın.
Mehirlerini de güzellikle kendilerine verin.
Eğer evlendikten sonra zina yaparlarsa, onlara hür kadınlara ait cezanın yarısı uygulanır. Cariye ile evlenme, sizden sıkıntıya düşmekten (zinaya sapmaktan) korkanlar içindir, yoksa sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Bununla beraber Allah gafurdur, rahîmdir (affı ve merhameti boldur). [9,60; 24,33]
26 – Allah size helâl ve haramı açıkça bildirmek, size daha önce geçmiş iyi insanların yollarını göstermek ve yuvanıza dönmenizi sağlayıp günahlarınızı bağışlamak ister. Allah alîm ve hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir). {KM, Tesniye 22,21.28-29; Levililer 20,10; Yuhanna 8,5}
Âyetteki sünen (yollar) Nisâ suresinin başından buraya kadar bildirilen emirler, kültürel ve sosyal düzenlemeler ile Bakara suresinde daha önce bildirilmiş hükümlerdir. Allah bunları isterken, gelecek âyette bildirildiği üzere müşrikler, münâfıklar ve Yahudiler, Kur'ân'ın bu inkılabları hakkında müminleri şüpheye düşürmek ve ölçü dışına çıkarmak isterlerdi.
27 – Evet Allah sizin yuvanıza dönüş yapıp tövbenizi kabul buyurmak istiyorken,
O şehvetlerinin ardına düşenler ise büsbütün yoldan çıkmanızı isterler.
28 – Allah sizin yükünüzü hafifletmek ister, çünkü insan hilkatçe zayıf yaratılmıştır.
Haramlar, insan hürriyetini engelleme gibi görünür. Fakat unutmayalım ki kendi haline bırakılmış nefis, kötülüğe meyleder. Hem insanın ferdî hayatını koruyup iyileştirmek, hem de toplum içindeki diğer insanların hak ve hürriyetlerini, can, mal ve namuslarını korumak için Allah bu sınırlamaları getirmiştir.
29 – Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda meşru olmayan yollarla yemeyin. Karşılıklı rıza ile yapılan bir ticaret yapmanız ise, elbette meşrudur.
Sakın haram yiyerek, başkasının hakkını gasbederek kendinizi öldürmeyin. Allah size pek merhametlidir.
Âyette: 'kendi kendinizi öldürmeyin!†emri: a-â€Birbirinizi öldürmeyin!†veya 'intihar etmeyin!†demektir. Veya b-'Haksız yere başkalarının mallarını alanlar toplumun nizamının bozulmasına sebeb olurlar; bu kendilerinin de sonunu hazırlayabilir.†anlamına gelebilir.
30 – Kim sınırları aşarak ve haksızlık ederek bunu yaparsa Biz onu ateşe sokacağız. Bu da Allah'a çok kolaydır.
31 – Eğer size yasaklanan günahların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin öbür küçük günahlarınızı örtüp affederiz ve sizi değerli bir mevkiye yerleştiririz.
Büyük günahlar, Allah'ın kesin olarak haram kılmakla beraber işleyenleri âhirette azap ile tehdit ettiği günahlardır. Bir hadis-i şerife göre bunlar: Şirk, sihir, adam öldürmek, yetim malı yemek, zina, meşru savaşta ordudan kaçmak, namuslu mümin kadınlara zina isnad etmektir. Bazı rivayetlerde anne babaya isyan, faiz yemek de bunlardan sayılmıştır Öyle anlaşılıyor ki en büyük günahlar, hepsinden kaçınmayı temin etmek için, müphem bırakılmıştır.
32 – Bir de Allah'ın kiminize kiminizden daha fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere çalışmalarından nasipleri olduğu gibi kadınlara da çalışmalarından nasipleri vardır. Çalışın da siz daha hayırlı şeyleri Allah'ın fazlından isteyin. Allah her şeyi hakkıyla bilir. {KM, Çıkış 20,17}
33 – Ana ve babanın ve diğer akrabaların ölümlerinden sonra bırakacakları her terike için vârisler belirledik.
Yemin akdinin sizi bağladığı kimselere de paylarını verin. Muhakkak ki Allah her şeye şahittir.
Cahiliye döneminde müvalat akdi yapılarak mukaveleli mirasçı belirlenirdi. Bazı fakihlere göre bu veraset şekli, mirası akrabaya tahsis eden 8, 75 âyeti ile kaldırılmıştır. Hanefi mezhebine göre muvalat ile veraset devam edebilir. Şöyle ki: Herhangi bir kişi müslüman olur, varisi de bulunmazsa o bir dindaşına: 'Tazminat ödemem gerekirse senin benim âkilemden olman, benim de ölümümden sonra sen bana vâris olman üzere müvalat yapalım†diye anlaşma yaparsa, bu akit geçerlidir.
34 – Kocalar eşleri üzerinde yönetici ve koruyucudurlar.
Bunun sebebi, Allah'ın bazı insanlara bazılarından daha fazla nimet vermesi ve bir de kocalarının mehir verme, evin masraflarını yüklenmeleri gibi malî yükümlülükleridir.
O halde iyi kadınlar: itaatli olan ve Allah kendi haklarını nasıl korudu ise, kocalarının yokluğunda, onların hukuklarını koruyan kadınlardır.
Dikbaşlılığından yıldığınız kadınlara gelince: Onlara evvela öğüt verin, vazgeçmezlerse yatakta yalnız bırakın ve bunlarla da yola gelmezlerse onları hafifçe dövün.
Şayet size itaat ederlerse, onlara yüklenmek için bir sebep aramayın.
Unutmayın ki üstünüzde çok yüce ve büyük olan Allah vardır. {KM, I Timote. 11,12; I Korintos. 11,3; Efes. 5,22}
Kocasına itaatsizlikte direten ve onun haklarını korumayan kadına burada sayılan üç işlem uygulanabilir. Eğer bir uyarma kâfi geliyorsa, gerisini yapmak doğru değildir. Dövmeye izin verilse de bu, yüze yapılmamak ve yara bere bırakacak tarzda olmamak şartıyla caizdir. Hz. Peygamber (a.s.) isteksiz olarak, sırf aile nizamını temine vesile olsun diye dövmeye izin vermiştir. Yani, Hz. Peygamber, âyete getirdiği açıklamada, bu dövme işinin son derece sınırlı olduğunu bildiren çok sayıda talimat vermiştir. Bunlardan biri de: 'Darben gayre muberrih†yani 'şiddetli olmayan, hafifçe†olmasıdır ki, meali Hz. Peygamberin bu tefsirine göre verdik.
35 – Eğer karı kocanın birbirinden ayrılacaklarından endişe ederseniz, o vakit, kendilerine erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin.
İki taraf işi düzeltmek isterlerse, Allah onları uyuşmaya muvaffak buyurur. Şüphesiz Allah alîm ve habîrdir (her şeyi bilir, bütün maksatlardan haberdardır).
36 – Yalnız Allah'a ibadet edip O'na hiçbir şeyi şerik yapmayın.
Anneye, babaya, akrabalara,
Yetimlere, fakirlere, yakın komşulara, uzak komşulara,
Yol arkadaşına, garip ve yolculara,
Elinizin altındaki (köle, cariye, hizmetçi, işçi) lere de
Güzel muamele edin. Bilin ki Allah kendini beğenen ve övünüp duran kimseleri sevmez. [17,23; 31,14]
37 – O cimrilik eden, üstelik etrafındaki insanlara cimriliği tavsiye eden ve Allah'ın lütf-u fazlından kendilerine verdiği nimetleri gizleyen nankörler yok mu? İşte Biz onları zelil ve perişan edecek bir azap hazırladık. [100,6-7; 80,17]
38 – Mallarını halka gösteriş için harcayıp Allah'a ve âhiret gününe iman etmeyen kimseleri de Allah elbette sevmez.
Şeytan kimin arkadaşı olursa, artık o arkadaşların en kötüsüne düşmüş demektir. [2,264; 37,51; 41,25; 43,36; 50,23]
39 – Allah'a ve âhiret gününe inansalar ve Allah'ın kendilerine ihsan ettiği nimetlerden harcasalardı ne zararları olurdu sanki? Allah onları pek iyi bilmektedir.
40 – Şu kesindir ki Allah kullarına zerre kadar bile zulmetmez.
Ama kulun zerre kadar bir iyiliği bile olsa, onu kat kat artırır ve ayrıca kendi tarafından büyük bir mükâfat verir. [21,47; 31,16] {KM, Mezmur. 62,13; Vahiy 22,12}
41 – Ey resulüm! Her ümmetten haklarında tanıklık edecek bir şahit (peygamber) celbettiğimizde ve seni de bütün onlara (ümmetine) şahit olarak getirdiğimizde, bakalım onların hali nice olacak? [39,69; 16,89]
42 – İşte o gün dini inkâr edip resule isyan edenler, yerin dibine girmek, yerle bir olmak isteyecekler.
Onlar hiçbir sözlerini hiçbir kabahatlerini Allah'tan gizleyemezler. [78,40]
43 – Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi hakkıyla bilmedikçe namaza yaklaşmayın.
Yolculuk dışında cünüp iken de gusletmedikçe namaz kılmayın.
Eğer hasta veya yolculukta iseniz, veya tuvaletten gelmiş yahut hanımlarınızla yatmış olur da gusledecek su bulamazsanız,
O vakit temiz toprağa teyemmüm edin, arınmak niyetiyle yüzünüze ve ellerinize meshedin. Muhakkak ki Allah afüv ve gafurdur (af ve mağfireti boldur). [2,219; 5,90-91]
Sarhoş edici içki içmek, nihaî olarak haram kılınmadan önce bu şekilde iyice kısıtlanmıştı. İçenler ancak yatsı namazını kıldıktan sonra içebiliyorlardı. 5,90-91 ile ise mutlak olarak haram kılındı.
Teyemmüm: Su bulunmaz veya hastalık sebebiyle kullanmaya mani bir durum varsa, abdest veya gusül için, mânen temizlenmek niyeti ile, el temiz toprağa vurulup yüz ve kollar meshedilerek gerçekleştirilir. Bu izin, müslümana en azından bir nizama uyma, itaat edeceği bir mercinin huzurunda olma bilinci verir. Kişinin zihninde, kendisini temizleme ve namazın kutsal olduğu fikrini canlı tutar.
44 – Baksanıza kendilerine kitaptan nasip verilenlerin yaptıklarına!
Kendilerinin hidâyeti bırakıp sapıklığı satın almaları yetmiyormuş gibi, sizin de yolunuzu şaşırmanızı istiyorlar.
45 – Allah düşmanlarınızı pek iyi bilir. İşlerinizi üstlenen bir veli olarak da, bir yardımcı olarak da elbette Allah yeter!
46 – Yahudilerden bir kısmı, bazı sözleri aslî şeklinden ve mânasından saptırır, mesela: 'İşittik†(ama isyan ettik), 'işit†(hay işitmez olası!), ve râina derler.
Bu sözleri, ağızlarını eğip bükerek güya vaziyeti kurtarmak ve dinle alay etmek için söylerler.
Halbuki onlar sadece 'İşittik ve itaat ettikâ€, 'İşit!†unzurnâ (bizi de gözet), deselerdi kendileri için elbet daha hayırlı ve daha dürüst bir iş olurdu.
Fakat Allah, inkârları yüzünden onları rahmetinden kovdu. Artık onlar pek az iman ederler. [2, 75.104; 3,78]
Onlar parantez içindeki sözleri içlerinden veya ancak yanındaki arkadaşı işitecek şekilde sessizce söylüyorlardı. Müminlerin 'raina: bizi gözet, bize himmet et†sözlerini de bahane ederek ağızlarını eğip bükerek, İbrânice'de hakaret ifade eden benzer bir lafza dönüştürüyorlardı.
47 – Ey kendilerine daha önce kitap verilen Ehl-i kitap! Yanınızdaki kitapları tasdik etmek üzere indirdiğimiz bu kitaba da iman edin.
İman edin: enseleriniz nasıl dümdüz ise bazılarınızın yüzlerini bir darbe ile gözden, ağızdan, azalardan ederek dümdüz hale getirmeden, veya Ashab-ı sebte yaptığımız gibi lânet etmeden! Allah'ın emri mutlaka yerine gelir. [2,65; 7,163] {KM, Çıkış 31,14; Sayılar 15,32-36
Ashab-ı sebt: Allah, Yahudilerin cumartesi günü balık avlamalarını yasaklamıştı. Bu yasağı dinlemeyen Eyle ahalisini Allah cezalandırmıştı.
48 – Şu muhakkak ki Allah Kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama bunun altındaki diğer günahları dilediği kimse hakkında effeder.
Kim Allah'a ortak icad ederse müthiş bir iftira etmiş, çok büyük bir günah işlemiştir.
49 – Baksana o kendini temize çıkaranlara! Onların temiz olduklarını iddia etmeleri neye yarar ki?
Ancak Allah dilediğini temize çıkarır ve onlara kıl kadar olsun haksızlık edilmez.
50 – Bak nasıl da Allah adına yalan uydurup Ona iftira ediyorlar! Bu da, onlara belli bir günah olarak fazlasıyla yeter! [3,24; 2,111; 2,134]
51 – Baksana o kendilerine kitaptan bir nasip verilenlere!
Putlara, kâhinlere, şeytanlara, ne kadar batıl varsa hepsine iman ediyorlar ve yetmezmiş gibi, Bir de kalkıp kâfirler hakkında 'Onlar, müslümanlardan daha doğru yoldadır†diyorlar!
52 – İşte onlar, Allah'ın lânetlediği kimselerdir. Allah'ın lânetlediğini de yardım edip kurtaracak kimse bulamazsın.
53 – Yoksa onların mülk ve hâkimiyetten nasipleri mi var? Öyle olsaydı onlar insanlara bir kırıntı bile vermezlerdi! [7,100]
54 – Yoksa onlar Allah'ın lütfundan insanlara ihsan ettiği nimetlere karşı haset mi ediyorlar? Evet biz Âl-i İbrâhime de kitap ve hikmet verdik, hem de büyük bir hâkimiyet ve mülk verdik.
55 – Onlardan kimi ona inanmakta, kimi de ondan halkı engellemekte. İşte böyle engelleyenin hakkından, harıl harıl yanan cehennem gelir.
56 – Âyetlerimizi inkâr edenleri yarın cehenneme sokacağız.
Derileri kızarıp yandıkça, yerine taze deri yaratacağız, ta ki cezaları olan azabı iyice tatsınlar.
Şüphesiz ki Allah azîz ve hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
57 – Fakat iman edip güzel ve makbul işler yapanları ise, ebedî kalmak üzere içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğiz. Onların orada tertemiz eşleri olacak. Hem onları nimetlerle sâyebân edecek bir gölgeliğe yerleştireceğiz. [2,25]
Sâyebân: Âyetin sonundaki 'zıllen zalîlâ†koyu gölgelik mânasına gelir. Diğer birçok meal böyle karşılık vermiştir. Bu doğru olmakla birlikte, biz Elmalılı M. Hamdi Yazırın mealini tercih ettik. O zıl kelimesinin mecazî anlamına dikkat çekmektedir. Gerçekten zıl, Farsçada sâye ve Türkçe'deki gölge karşılıkları gibi mecazen geniş nimetler hakkında kullanılmaktadır. 'Zıllen zalîlâ†koyu gölge ki tam daimî nimete işarettir. Çünkü refah sahipleri genellikle ferah gölgelerde yaşarlar. Nitekim dilimizde 'sâyedâr olmak, sâyebân olmak†'sâyesinde yaşamak†tabirleri, nimet ve saadet mefhumlarındandır.
58 – Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adalete uygun tarzda hüküm vermenizi emreder. Allah bununla, size ne de güzel öğüt veriyor! Şüphe yok ki Allah semî ve basîrdir (sözlerinizi de, hükümlerinizi de hakkıyla işitir, bütün yaptıklarınızı hakkıyla görür).
59 – Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Resulüne ve sizden olan ülülemre de itaat edin. Eğer Allah'a ve âhirete iman ediyorsanız, hakkında ihtilafa düştüğünüz meseleyi Allah'a ve resulüne arzediniz. Böyle yapmanız hem daha hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. [16,43; 42,10] {KM, Çıkış 18,13-26; Tesniye 17,8; I Kırallar 3,16-28}
Ülülemr kelimesi geniş kapsamlıdır; müslümanların herhangi bir işinin başında olan her yöneticiye şamildir. Din alimleri, ülke yöneticileri, onların başında gelirler.
Hadis-i şerife göre: 'Emrettiği şey günah olmadığı sürece, bir müslümanın, hoşlansın veya hoşlanmasın, yöneticinin emirlerine itaat etmesi gerekir.â€
Bir başka hadis: 'Allah'a isyanda (günah olan bir konuda) başkasına itaat haramdır. İtaat ancak meşru hususlardadır.â€
Bir başka hadis: 'Sizin başınızda doğru olduğu gibi yanlışı da uygulayan yöneticiler olacaktır. Böyle bir durumda kim yanlış şeylerden nefret ederse sorumluluktan kurtulacaktır.†Bunun üzerine ashabdan bazıları: 'Böyle yöneticilere karşı savaşmayacak mıyız?†diye sorunca Hz. Peygamber (a.s.): 'Namazı kıldıkları müddetçe, hayır!†diye cevap vermiştir. (Müslim)
60 – Baksana hem sana indirilen hem de senden önce indirilen kitaplara inandığını iddia eden o münâfıkların yaptıklarına!
Kalkıp azgın şeytanın önünde muhakeme olmak istiyorlar.
Hâlbuki onlara o şeytanı reddetmeleri emri verilmişti.
Şeytan da onları haktan büsbütün saptırmak ister. [2,256; 39,17]
61 – Kendilerine 'Haydi Allah'ın indirdiği Kur'ân'ın ve resulün hükmüne gelin!†denildiğinde münafıkların senden iyice geri durduklarını görürsün. [31,21; 24,51]
62 – Fakat işlediklerinin cezası olarak başlarına bir musîbet geldiği zaman ne olur?
Onlar hemen sana gelir, yemin billah ederek 'Vallahi maksadımız sırf iyilik yapmak ve ara bulmaktan ibaret idi†derler. [2,95; 5,52]
63 – Allah onların kalplerinde ne var, ne yok pek iyi biliyor.
Onun için sen onlara aldırma, fakat kendilerine öğüt ver ve onlara kendilerine dair, içlerine işleyecek beliğ sözler söyle.
64 – Biz hiç bir peygamberi, Allah'ın izni ile, kendisine itaat olunmaktan başka bir gaye ile göndermedik.
Eğer onlar kendilerine zulmettikleri vakit sana gelip de Allah'tan af dileseler, sen de resul olarak onların affedilmelerini isteseydin, elbette Allah'ı tövbeleri kabul eden, pek merhametli bulacaklardı. [3,152; 58,12]
65 – Hayır, hayır! Senin Rabbin hakkı için, onlar aralarında ihtilaf ettikleri meselelerde seni hakem kılıp, Sonra da verdiğin hükümden ötürü içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın sana tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça iman etmiş olmazlar.
Hz. Muhammedi (a.s.m.) Allah'ın resulü kabul etmenin mânası, onun tebliğ ve tatbik ettiği inanç, düşünce ve yaşayış tarzını kabul etmek, bu hususlarda onu örnek almaktır. Yoksa Allah onu, insanlar peygamberliğine şehadet etsinler, fakat başkalarına tâbi olsunlar diye göndermemiştir.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: 'Arzu ve heveslerini, benim getirdiğim ölçülere uydurmadıkça, sizden hiç biriniz mümin olduğunu iddia edemez.â€
66 – Şayet onlara 'Ölüme atılın†veya 'Vatanınızdan ayrılın†(hicret edin) diye farzetseydik, pek azı müstesna, o farzı yerine getirmezlerdi.
Onlar kendilerine verilen öğütleri tutsalardı, elbette kendileri için hayırlı olur, durumlarını daha da sağlamlaştırırlardı.
'Kendinizi öldürün†emri: 'Kendinizi ölüm tehlikesine, cihad meydanına atın†mânasına gelebilir. Hz. Muhammed (a.s.) ın ashabının (r.a) çoğu, dinleri uğrunda canlarını verip şehid olmuş, yine o uğurda yurtlarından ayrılıp hicret etmişlerdi. Önce Mekke'den, Hz. Peygamberin dünyadan göçmesinden sonra da Medine'den ayrılma hasretiyle yanmalarına rağmen dünyanın dört bir tarafına yayılıp Allah'ın dinine hizmet etmişlerdir. Yahudiler ve münâfıklar ise, buna benzer hiçbir fedâkarlık göstermemişlerdir. Hatta Yahudiler kendi dindaşlarını öldürüp, diyarlarından sürmüşlerdir.
67 – Ve o takdirde Biz de onlara tarafımızdan pek büyük mükâfat verirdik.
68 – Ve onları dosdoğru yola iletirdik.
69 – Kim Allah'a ve resulüne itaat ederse işte onlar, Allah'ın nimetlerine mazhar ettiği nebîler, sıddîkler, şehidler, salih kişilerle beraber olacaklardır.
Bunlar ne güzel arkadaşlar!
70 – Bu, Allah'tan bir lütuftur. Bu lütfa lâyık olanların kadrini Allah'ın bilmesi yeter de artar!
71 – Ey iman edenler! Düşmanlarınıza karşı korunma tedbirinizi alın.
Duruma göre küçük kıtalar halinde veya toptan seferber olun.
Uhud savaşında müslümanların yarı mağlubiyetleri, Medine etrafındaki kabileleri aleyhte cesaretlendirmişti. Müslümanlar, Medinenin her tarafından tehlike çemberi içine alınmışlardı. İslâmı öğretmek üzere dışarıdan dâvet edilen müslümanlar da suikasda mâruz kalıyorlardı. Bu âyet, müminlerin yeterli tedbir almalarını emrediyor.
72 – Aranızda öylesi vardır ki, işi ağırdan alır. Başınıza bir felâket gelirse der ki: 'Neyse ki, Allah bana lutfetti de onlarla beraber çıkmadım.â€
73 – Ama Allah'tan size nimet ve inayet erişirse -sanki daha önce kendisiyle sizin aranızda hiç tanışıklık yokmuş gibi-
'Ah! n'olurdu, der, ben de onlarla beraber olaydım da büyük ganimete konaydım!â€
74 – O halde, dünya hayatına değil, âhirete talip ve müşteri olanlar Allah yolunda savaşsınlar.
Kim Allah yolunda savaşa girer de öldürülüp şehid olur veya galip gelir gazi olursa,
Her iki halde de Biz ona yarın pek büyük mükâfat vereceğiz.
75 – Size ne oluyor ki Allah yolunda ve çaresizlik içinde bırakılan:
'Ey büyük Rabbimiz! Ahalisi zalim olan şu memleketten bizi kurtarıp çıkar. Tarafından bir sahip gönder, katından bir yardımcı yolla!†diye yalvarıp yakaran bir kısım erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda düşmanla çarpışmıyorsunuz?
Bu âyet, Mekke'de veya başka bir yerde müslüman olmuş olup da Medine'ye hicret ederek kendilerini işkenceden kurtaramayan müminlerin feryadını dile getiriyor.
76 – İman edenler Allah yolunda savaşırlar. Kâfirler ise şeytan yolunda savaşırlar.
Öyle ise ey müminler haydi, şeytanın taraftarlarıyla muharebe edin.
Şeytanın hilesi, cidden zayıftır.
77 – Baksana o kimselere ki, savaş zamanı değilken kendilerine: 'Savaşa sebebiyet vermeyin, namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin!†denilmişti.
Sonra onlara savaşma farz kılınınca, onlardan bir kısmı insanlardan, Allah'tan korkarcasına, hatta daha fazla korkup şöyle diyorlar: 'Ya Rabbenâ, niçin bize harbi farz kıldın? Bize biraz daha mühlet verseydin ya!â€
Onlara de ki: 'Dünya zevki pek azdır, âhiret ise günahlardan sakınanlar için sırf hayırdır ve size kıl kadar olsun haksızlık yapılmaz.†[47,20]
78 – 'Nerede bulunursanız bulunun: Sağlam, yüksek kulelerde, hatta eflâke ser çeken gökteki yıldız burçlarında bile olsanız, ölüm mutlaka size yetişir.â€
Onlara bir iyilik ulaşınca 'Bu, Allah'tandır†derler. Bir fenalık gelince 'Bu, senin yüzündendir†derler.
De ki: 'Hepsi de Allah tarafındandır.â€
Fakat bu adamlara ne oluyor da, söz anlamaya bir türlü yanaşmıyorlar? [55,26; 3,185; 21,34; 7,131]
Yaratma bakımından hem iyilik, hem fenalık hem hayır, hem şer Allah'tandır. Fakat şerre sebebiyet veren, dâvet eden insan olması itibariyle şer insana izafe edilir.
79 – Ey insan! Sana gelen her iyilik Allah'tandır. Başına gelen her fenalık ise nefsindendir.
Ey resulüm! Seni bütün insanlara elçi gönderdik. Allah'ın buna şahit olması yeter de artar! [2,124; 7,113; 8,27; 42,30]
80 – Kim resulullaha itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur.
Kim itaattan yüz çevirirse aldırma, zaten seni üzerlerine bekçi göndermedik ki! {KM, Luka 10,16}
81 – Münâfıklar sana 'Baş üstüne!†derler.
Fakat yanından çıkınca, onlardan bir güruh gece karanlığında senin söylediklerinin tersine planlar kurarlar.
Allah onların o gizli planlarını bir bir kaydediyor.
Onun için sen yüzlerine vurmaktan vazgeç de Allah'a havale et, Ona tevekkül et. Sana vekil olarak Allah yeter. [24,47; 4,84]
82 – Kur'ân'ı gereği gibi düşünmeyecekler mi?
Eğer Kur'ân Allah'tan başkasına ait olsaydı, elbette içinde birçok tutarsızlıklar bulurlardı.
Bu gibi yerlerde münâfıkların ve zayıf inançlı kişilerin hataları dile getirilirken, bu yanlışların kaynağının, Hz. Muhammedin Allah'tan gelen bir Elçi olduğunu, Kur'ân'ın Allah Kitabı olduğu konusunda şüpheleri olduğu bildirilir. Allah Teâla onları Kur'ân'ı iyice incelemeye dâvet ediyor. Gerçekten, iyi düşünen insan şu hakikati anlamakta gecikmez: 23 yıl gibi uzun bir dönemde, çok çeşitli durumlar sebebiyle ve son derece farklı konularda yavaş yavaş tamamlanan bir metnin içinde tutarsızlık olmaması mümkün değildir. Bir insan ne kadar akıllı olursa olsun bunu başaramaz. Öyle ise bu kitap ancak Allah'ın eseri olabilir.
83 – Onlara güvenlik veya korkuya dair bir haber geldiğinde doğru olup olmadığını araştırmadan ve yaymakta mahzur bulunup bulunmadığını danışmadan hemen onu yayarlar.
Hâlbuki onlar bu haberi peygambere ve aralarındaki yetkili zatlara arzetselerdi elbette işin içyüzünü araştırıp ortaya çıkaranlar, onun mahiyetini, haberin neye delâlet ettiğini bilirlerdi.
Eğer Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız hariç hepiniz şeytana uymuş gitmiştiniz.
84 – Artık Allah yolunda cihad et!
Sen ancak kendinden sorumlusun. Müminleri de buna teşvik et.
Umulur ki Allah kâfirlerin savletini uzaklaştırır. Allah en güçlü ve cezalandırması da en çetin olandır.
85 – Her kim güzel bir şefaatte bulunursa, o iyilikten kendisine de bir nasip vardır.
Kim de kötü bir hususta şefaat ederse, ondan da kendisine bir pay düşer. Allah her şey üzerinde kadirdir.
86 – Şayet size selam verilirse, siz de ondan daha güzel bir tarzda selamı alın, en azından verilen selâmın misli ile karşılık verin. Şüphesiz ki Allah, her şeyin hesabını hakkıyle arar.
Bu ve daha başka âyetlerde emredildiği gibi, müslümanların daima insancıl ve nezaketli davranış göstermeleri gerekir. Mesela: Selam veren kimseye, daha candan, daha güzel, en azından onunki kadar güzel karşılık vermelidir. Zira kaba, nazik olmayan davranışlar insanları uzaklaştırır. İnsanlar arası ilişkilerin gergin olduğu dönemlerde ise bu güzel davranış, kat kat gerekli olur.
87 – Allah, o hak Mabuddur ki kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur.
Kıyamet günü hepinizi bir araya toplayacaktır. Bunda hiç şüphe yoktur.
Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir? {KM, II Samuel 7,28; Mezmur 119,160. Yuhanna 17,17}
88 – Yaptıkları bunca cürüm sebebiyle Allah kendilerini başaşağı getirdiği halde, durum bu kadar belli iken, ne diye münafıklar hakkında hüküm verirken kalkıp birbiriyle çekişen iki fırka haline geliyorsunuz?
Allah'ın saptırdığını siz mi yola getirmek istiyorsunuz? Her kimi Allah şaşırtırsa, artık sen ona yol bulamazsın.
Münâfıkların içleri dışlarından başka olduğu ve farklı yerlerde farklı durumlar alabildikleri için, onlar hakkında karar verecek kimseler ihtilaf ederler. O münafıklarla akrabalık, kabile birliği, ticari ortaklık, arkadaşlık gibi bağlar da müminleri etkileyebiliyordu.
Allah onlara Hz. Peygamber (a.s.m), İslâm ve müslümanlarla iç içe olma imkânı verdiği, onlar da zahiren müslüman göründükleri halde, birtakım hesaplarla, kalblerinden eski küfür ve inkârlarına döndükleri için, onlar hakkında 'başaşağı, tepetaklak olma†tabiri, hallerini ifade edecek en mükemmel tabirdir.
Bellidir ki Allah onları münafık olarak 'başaşağı†yaratmış değildir. Fakat onlar, iman tarafında olmaları için, bunca kuvvetli sebepler varken, irade ve tercihlerini hep inkâr tarafına kullanınca, bütün işleri güçleri, kazandıkları o yönde olunca, ken
1. Ya eyyühen nasütteku rabbekümüllezı halekaküm min nefsiv vahıdetiv ve haleka minha zevcelna ve besse minhüma ricalen kesırav ve nisaa* vettekullahellezı tesaelune bihı vel erham innellahe kane aleyküm rakıyba
2. Ve atül yetama emvalehüm ve la tetebeddelül habise bit tayyibi ve la te'külu emvalehüm ila emvaliküm innehu kane huben kebıra
3. Ve in hıftüm illa tuksitu fil yetama fenkihu ma tabe leküm minen nisai mesna ve sülase ve ruba' fe in hıftüm ella ta'dilu fe vahıdeten ev ma leleket eymanüküm zalike edna ella teulu
4. Ve antün nisae sadükatihinne nıhleh fe in tıbne leküm an şey'im minhü nefsen fe küluhü henıem merıa
5. Ve la tü'tüs süfehae emvalekümülletı cealellahü leküm kıyamev verzükuhüm fıha veksuhüm ve kulu lehüm kavlem ma'rufa
6. Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikah fe in anestüm minhüm ruşden fedfeu ileyhim emvalehüm ve la te'küluha israfev ve bidaran ey yekberu ve men kane ğaniyyen felyesta'fif ve men kane fekıyran felye'kül bil ma'ruf fe iza defa'tüm ileyhim emvalehüm fe eşhidu aleyhim ve kefa billahi hasıba
7. Lir ricali nasıybüm mimma terakel validani vel akrabune ve lin nisai nasıybüm mimma terakel validani vel akrabune mimma kalle minhü evkesür nasıybem mefruda
8. Ve iza hadaral kısmete ülül kurba vel yetama vel mesakınü ferzükuhüm minhü ve kulu lehüm kavlem ma'rufa
9. Velyahşellezıne lev teraku min halfihim zürriyyeten dıafen hafu aleyhim felyettekullahe velyekulu kavlen sedıda
10. İnnellezıne ye'külune emvalel yetama zulmen innema ye'külune fı bütunihim nara ve seyaslevne seıyra
11. Yusıykümüllahü fı evladiküm lizzekeri mislü hazzıl ünseyeyn fe in künne nisaen fevkasneteyni fe lehünne sülüsa ma terakv ve in kanet vahıdeten fe lene nısf ve li ebeveyhi li külli vahıdüm minhümes südüsü mimma terake in kane lehu veled fe il lem yekül lehu veledüv ve verisehu ebevahü fe li ümmihis sülüs fe in kane lehu ıhvetün fe li ümmihis südüs mim ba'di vesıyyetiy yusıy biha ev deyn abaüküm ve ebnaüküm la tedrune eyyühüm akrabü leküm nef'a ferıdatem minellah innellahe kane alımen hakıma
12. Ve leküm nısfü ma terake ezvacüküm il lem yekül lehünne veled fe in kane lehünne veledün fe lekümür rubüu mimma terakne mim ba'di vesıyyetiy yusıyne biha ev deyn ve lehünner rübüu mimma teraktüm il lem yekül leküm veled fe in kane leküm veledün fe lehünnes sümünü mimma teraktüm mim ba7di vesıyyetin tusune biha ev deyn ve in kane racülüy yurasü kelaleten evimraetüv ve lehu ehun ev uhtün fe li külli vahıdim minhümes südüs fe in kanu eksera min zalike fe hüm şürakaü fis sülüsi mim ba'di vesıyyetiy yusa biha ev deynin ğayra mudarr vesıyyetem minellah vellahü alımün halım
13. Tilke hududüllah ve mey yütııllahe ve rasulehu yudhılhü cennatin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıhav ve zalikel fevzül azıym
14. Ve mey ya'sıllahe ve rasulehu ve yeteadde hududehu yudhılhü naran haledn fıha ve lehu azabüm mühın
15. Vellatı ye'tınel fahışete min nisaiküm festeşhidu aleyhinne erbeatem minküm fe in şehidu fe emsikuhünne fil büyuti hatta yeteveffahünnel mevtü ev yec'alellahü lehünne sebıla
16. Vellezani ye'tiyaniha minküm fe azuhüma fe in taba ve asleha fe a'ridu anhüma innellahe kane tevvaber rahıyma
17. İnnemet tevbetü alellahi lillezıne ya'melunes sue bi cehaletin sümme yetubune min karıbin fe ülaike yetubüllahü aleyhim ve kanellahü alımen hakıma
18. Ve leysetit tevbetü lillezıne ya'melunes seyyiat hatta iza hadara ehadehümül mevtü kale innı tübtül ane ve lellezıne yemutune ve hüm küffar ülaike a'tedna lehüm azaben elıma
19. Ya eyyühellezıne amenu la yehıllü leküm en terisün nisae kerha ve la ta'duluhünne li tezhebu bi ba'dı ma ateytümuhünne illa ey ye'tıne bi fahışetim mübeyyineh ve aşiruhünne bil ma'ruf fe in kerihtümuhünne fe asa en tekrahu şey7ev ve yec'alellahü fıhi hayran kesıra
20. Ve in eradtümüstibdale zevcim mekane zevciv ve ateytüm ıhdalünne kıntaran fe la te'huzu minhü şey'a e te'huzunehu bühtanev ve ismem mübına
21. Ve keyfe te'huzunehu ve kad efda ba7duküm ila ba'dıv ve ehazne minküm mısakan ğalıza
22. Ve la tenkihu ma nekeha abaüküm minen nisai illa ma kad selefv innehu kane fahışetev ve makta ve sae sebıla
23. Hurrimet aleyküm ümmehatüküm ve benatüküm ve ehavatüküm ve ammatüküm ve halatüküm ve benatül ehı ve benatül uhti ve ümmehatükümüllatı erda'neküm ve ehavatüküm miner radaati ve ümmehatü nisaiküm ve rabaibükümüllatı fı hucuriküm min nisaikümüllatı dehatüm bihınne fe il lem tekunu dehaltüm bihinne fe la cünaha aleyküm ve halailü ebnaikümül lezıne min aslabiküm ve ne tecmeu beynel uhteyni illa ma kad selef innellahe kane ğafurar rahıyma
24. Vel muhsanatü minen nisai illa ma meleket eymanüküm kitabellahi aleyküm ve ühılle leküm ma verae zaliküm en tebteğu bi emvaliküm muhsıniyne ğayra müsafihıyn femestemta'tüm bihı minhünne fe atuhünne ücurahünne ferıdah ve la cünaha aleyküm fıma teradaytüm bihı mim ba'dil ferıdah innellahe kane alımen hakıma
25. Ve mel lem yestetı' minküm tavlen ey yenkihal muhsanatil mü'minati fe mim ma meleket eymaüküm min feteyatikümül mü'minat vellahü a'lemü bi ımaniküm ba'duküm mim ba'd fenkihuhünne bi izni ehlihinne ve atuhünne ücurahünne bil ma'rufi muhsanatin ğayra müsafihativ ve la müttehızati ahdan fe iza uhsınne fe in eteyne bi fahışetin fe aleyhinne nısfü ma alel muhsanati minel azab zalike li men haşiyel anete minküm ve en tasbiru harul leküm vellahü ğafurur rahıym
26. Yürıdüllahü li yübeyyine leküm ve yehdiyeküm sünenellezıne min kabliküm ve yetube aleyküm vellahü alımün hakım
27. Vallahü yürıdü ey yetube aleyküm ve yürıdüllezıne yettebiuneş şehevati en temılu meylen azıyma
28. Yürıdüllahü ey yuhaffife anküm ve hulikal insanü daıyfa
29. Ya eyyühellezıne amenu la te'külu emvaleküm beyneküm bil batıli illa en tekune ticaraten an teradım minküm ve la taktülu enfüseküm innellahe kane biküm rahıyma
30. Ve mey yef'al zalike udvanev ve zulmen fe sevfe nuslıhi nara ve kane zalike alellahi yesıra
31. İn tectenibu kebaira ma tünhevne anhü nükeffir anküm seyyiatiküm ve nüdhılküm müdhalen kerıma
32. Ve la tetemennev ma faddalelelahü bihı ba'daküm ala ba'd lir ricali nasıybüm mimmektesebu ve lin nisai nasıybüm mimmektesebn ves'elüllahe min fadlih innellahe kane bi külli şey'in alıma
33. Ve li küllin cealna mevaliye mimma terakel validani vel akrabun vellezıne akadet eymanüküm fe atuhüm nasıybehüm innellahe kane ala külli şey'in şehıda
34. Er ricalü kavvamune alen nisai bi ma faddalellahü ba'dahüm ala ba'dıv ve bi ma enfeku min emvalihim fes salihatü kanitatün hafizatül lil ğaybi bi ma hafızallah vellatı tehafune nüşüzehünne fe ızuhünne vehcüruhünne fil medaciı vadribuhünn fe in eta'neküm fe la tebğu aleyhinne sebıla innellahe kane aliyyen kebıra
35. Ve in hıftüm şikaka beynihima feb'asu hakemem min ehlihı ve hakemem min ehliha iy yürıda ıslahay yüveffikıllahü beynehüma innellahe kane alımen habıra
36. Va'büdüllahe ve la tüşriku bihı şey'ev ve bil valideyni ıhsanev ve bizil kurba vel yetama vel mesakıni vel cari zil kurba vel caril cünübi ves sahıbi vil cembi vebnis sebıli ve ma meleket eymanüküm innellahe la yühıbbü men kane muhtalen fehura
37. Ellezıne yebhalune ve ye'mürunen nase bil buhli ve yektümune ma atahümüllahü min fadlih ve a'tedna lil kafirıne azabem mühına
38. Vellezıne yünfikune emvalehüm riaen nasi ve la yü'minune billahi ve la bil yevmil ahır ve mey yeküniş şeytanü lehu karınen fe sae karına
39. Ve maza aleyhim lev amenu billahi vel yevmil ahıri ve enfeku mimma razekahümüllah ve kanellahü bihim alıma
40. İnnellahe la yazlimü miskale zerrah ve in tekü hasenetey yüdaıfha ve yü'ti mil ledünhü ecran azıyma
41. Fe keyfe iza ci'na min külli ümmetim bi şehıdiv ve ci'nabike ala haülai şehıda
42. Yevmeiziy yeveddüllezıne keferu ve asavür rasule lev tüsevva bihimül ard ve la yüktümunellahe hadısa
43. Ya eyyühellezıne amenu la takrabus salate ve entüm sükara hatta ta'lemu ma tekulune ve la cünüben illa abirı sebılin hatta tağtesiluv ve in küntüm merda ev ala seferin ev cae ehadüm minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saıyden tayyiben femsehu bi vücuhiküm ve eydıküm innellahe kane afüvven ğafura
44. E lem tera ilellezıne utu nasıybem minel kitabi yeşteruned dalalete ve yürıdune en tedıllüs sebıl
45. Vallahü a7lemü bi a'daiküm ve kefa billahi veliyyev ve kefa billahi nasıyra
46. Minellezıne hadu yüharrifunel kelime am mevadııhı ve yekulune semı'na ve asayna vesma' ğayra müsmeıv ve raına leyyem bi elinetihim ve ta'nen fid dın ve lev ennehüm kalu semı'na ve eta'na vesma' venzurna leane hayral lehüm ve akveme ve lakil leanehümüllahü bi küfrihim fe la yü'minune illa kalıla
47. Ya eyyühellezıne utül kitabe aminu bi ma nezzelna müsaddikal li ma meaküm min kabli en natmise vücuhen fe neruddeha ala edbariha ev nel'anehüm ke ma leanna ashabes sebt ve kane emrullahi mef'ula
48. İnnellahe la yağfiru eyyüşrake bihı ve yağfiru ma dune zalike li mey yeşa' ve mey yüşrik billahi fe kadiftera ismen azıyma
49. E lem tera ilellezıne yüzekkune enfüsehüm belillahü yüzekkı mey yeşaü ve la yüzlemune fetıla
50. Ünzur keyfe yefterune alellahül kezib ve kefa bihı ismem mübına
51. E lem tera ilellezıne utu nasıybem minel kitabi yü'minune bil cibti vet tağuti ve yekulune lillizıne keferu haülai ehda minellezıne amenu sebıla
52. Ülaikellezıne leanehümüllah ve mey yel'anillahü fe len tecide lehu nesıyra
53. Em lehüm nesıybüm minel mülki fe izel la yü'tunen nase nekıyra
54. Em yahsüdunen nase ala ma atahümüllahü min fadlih fe kad ateyna ale ibrahımel kitabe vel hıkmete ve ateynahüm mülken azıyma
55. Fe minhüm men amene bihı ve minhüm men saddeanh ve kefa bi cehenneme seıyra
56. İnnellezıne keferu bi ayatina sevfe nuslıhim nara küllema nedıcet cüludühüm beddelnahüm cüluden ğayraha li yezukul azab innellahe kane azızen hakıma
57. Vellezine amenu ve amilus salihati senüdhılühüm cennatin tecri min tahtihel enharu halidıne fıha ebeda lehüm fıha ezvacüm mütühheratüv ve nüdhılühüm zıllen zalıla
58. İnnellahe ye'müruküm en tüeddül emanati ila ehliha ve iza hakemtüm beynen nasi en tahkümü bil adlv innellahe niımma yeızuküm bih innellahe kane semıam basıyra
59. Ya eyyühellezıne amenu etıy'ullahe ve etıy'ur rasule ve ülil emri minküm fe in tenaze'tüm fı şey'in fe rudduhü ilellahi ves rasuli in küntüm tü'minune billahi vel yevmil ahırv zalike hayruv ve ahsenü te'vıla
60. Elem tera ilellezıne yez'umune ennehüm amenu bi ma ünzile ileyke ve ma ünzile min kablike yürıdune ey yetehakemu ilet tağuti ve kad ümiru ey yekfüru bih ve yürıdüş şeytanü ey yüdıllehüm dalalem beıyda
61. Ve iza kıyle lehüm tealev ila ma enzelellahü ve iler rasuli raeytel münafikıyne yesuddune anke sududa
62. Fe keyfe iza esabethüm müsıybetüm bi ma kaddemet eydıhim sümme cauke yahlifune billahi in eradna illa ıhsanev ve etvfıka
63. Ülaikellezıne ya'lemüllahü ma fı kulubihim fe a'rıd anhüm veızhüm ve kul lehüm fı enfüsihim kavlem belığa
64. Ve ma erselna mir rasulin illa li yütaa bi iznillah ve lev ennehüm iz zalemu enfüsehüm cauke festağferullahe vestağfera lehümür rasulü le vecedüllahe tevvaber rahıyma
65. Fe la ve rabbike la yü'minune hatta yühakkimuke fıma şecera beynehüm sümme la yecidu fı enfüsihim haracem mimma kadayte ve yüsellimu teslıma
66. Ve lev enna ketebna aleyhim enıktülu enfüseküm evıhrucu min diyariküm ma fealuhü illa kalılüm minhümv ve lev ennehüm fealu ma yuazune bihı lekane hayran lehüm ve eşedde tesbita
67. Ve izel le ateynahüm mil ledünna ecran azıyma
68. Ve le hedeynahüm sıratam müstekıyma
69. Ve mey yütıılahe ver rasule fe ülaike meallezıne en'amellahü alehim minen nebiyyıne ves sıddıkıyne veş şühedai ves salihıyn ve hasüne ülaike rafıka
70. Zalikel fadlü minellah ve kefa billahi alıma
71. Ya eyyühellezıne amenu huzu hızraküm fenfiru sübatin evinfiru cemıa
72. Ve inne minküm le mel leyübettıenn fe in esabetküm müsıybetün kale kad en'amellahü aleyye iz lem eküm meahüm şehıda
73. Ve lein esabeküm fadlüm minellahi le yekulenne ke el lem teküm beyneküm ve beynehu meveddetüy ya leytenı küntü meahüm fe efuze fevzen azıyma
74. Fel yükatil fı sebılillahillezıne yeşrunel hayated dünya bil ahırah ve mey yükatil fı sebılillahi fe yuktel ev yağlib fe sevfe nü'tıhi ecran azıyma
75. Ve ma leküm la tükatilune fı sebılillahi vel müstad'afıne miner ricali ven nisai vel vildanillezıne yekulune rabbena ahricna min hazihil rayetiz zalimi ehlüha vec'al lena mil ledünke veliyya vec'al lena mil ledünke nesıyra
76. Ellezıne amenu yükatilune fı sebılillah vellezıne keferu yükatilune fı sebılit tağuti fe katilu evliyaeş şeytan inne keydeş şeytani kane daıyfa
77. E lem tera ilellezıne kıyle lehüm küffu eydiyeküm ve ekıymüs salet ve atüz zekah fe lemma kütibe aleyhimül kıtalü iza ferıkum minhüm yahşevnen nase ke haşyetillahi ev eşedde haşyeh ve kalu rabbena lime ketebte aleynel kıtal lev la ehhartena ila ecelin karıb kul metaud dünya kalıl vel ahıratü hayrul li menitteka ve la tuzlemune fetıla
78. Eyne ma tekunu yüdrikümül mevtü ve lev küntüm fı burucim müşeyyedeh ve in tüsıbhüm hasenetüy yekulu hazihı min ındillah ve in tüsıbhüm seyyetüy yekulu hazihı min ındik kul küllüm min ındillah fe mali haülail kavmi la yekadune yefkahune hadısa
79. Ma esabeke min hasenetin fe minellah ve ma esabeke min seyyietin fe min nefsik ve erselnake lin nasi rasula ve kefa billahi şehıda
80. Mey yütıır rasule fe kad etaallah ve men tevella fe ma erselnake aleyhim hafıyza
81. Ve yekulune taatün fe iza berazu min ındike beyyete taifetüm minhüm ğayrallezı tekul vallahü yektübü ma yübeyyitun fe a'rıd anhüm ve tevekkel alellah ve kefa billahi vekıla
82. E fe la yetedebberunel kur'an ve lev kane min ındi ğayrullahi le vcedu fıhıhtilafen kesıra
83. Ve iza caehüm emrum minel emni evil havfi ezau bih ve lev radduhü iler rasuli ve ila ülil emri minhüm lealimehüllezıne yesmebitunehu minhüm ve lev la fadlüllahi aleyküm ve rahmetühu letteba'tümüş şeytane illa kalıla
84. Fe katil fı sebılillah la tükellefü illa nefseke ve harridıl mü'minınv asellahü ey yeküffe be'sellezıne keferu vallahü eşddü be'sev ve eşeddü tenkıla
85. Mey yeşfa'şefaaten hasenetey yekül lehu nesiybüm minha ve mey yeşfa'şefaaten seyyietey yekül lehu kiflüm minha ve kanellahü ala külli şey'im mükıyta
86. Ve iza huyyıtüm bi tehıyyetin fe hayyu bi ahsene minha ev rudduha innellahe kane ala külli şey'in hasıba
87. Allahü la ilahe illa hu le yecmeanneküm ila yevmil kıyameti la raybe fıh ve men asdeku minellahi hadısa
88. Fe ma leküm fil münafikıyne fieteyni vallahü erkesehüm bi ma kesebu e türıdune en tehdu men edallellah ve mey yudlilillahü fe len tecide lehu sebıla
89. Veddu lev tekfürune kema keferu fe tekunune sevaen fe la tettehızu minhüm evliyae hatta yühaciru fı sebılillah fe in tevellev fe huzuhüm vaktüluhüm haysü vecedtümuhüm ve la tettehızu minhüm veliyyev ve la nesıyra
90. İlillezıne yesılune ila kavmim beyneküm ve beynehüm mısakun ev cauküm hasırat suduruhüm ey yükatiluküm ev yükatilu kavmehüm ve lev şaellahü le selletahüm aleyküm fe le kateluküm fe inı'tezeluküm fe lem yükatiluküm ve elkav ileykümüs selem fe ma cealelahü leküm aleyhim sebıla
91. Setecidune aharıne yürıdune ey ye'menuküm ev ye'menu kavmehüm küllema ruddu ilel fitneti ürkisu fıha fe il lem ya'teziluküm ve yulku ileykümüs selem ve yeküffu eydiyehüm fe huzuhüm vaktüluhüm haysü sekftümuhüm ve ülaiküm cealna leküm aleyhim sültanem mübına
92. Ve ma kane li mü'minin ey yaktüle mü'minen illa hataa ve men katele mü'mine hataen fe tahrıru rakabetim mü'minetiv ve diyetüm müsellemetün ila ehlihı illa ey yessaddeku fe in kane min kavmin adüvvil leküm ve hüve mü'minün fe tahrıru rakabetim mü'mineh ve in kane mni kavmim beyneküm ve beynehüm mısakun fediyetüm müsellemetün ila ehlihı ve tahrıru rakabetim mü'mineh fe mel lem yecid fe sıyamü şehrayni mütetabiayni tevbetem minellah ve kanellahü alımen hakıma
93. Ve mey yaktül mü'minem müteammiden fe cezaühu cehnnemü haliden fıha ve ğadıbellahü aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azaben azıyma
94. Ya eyyühellezıne amenu iza darabtüm fı sebılillahi fe tebeyyenu ve la tekulu li men elka ileykümüs selame leste mü'mina tebteğune aradal hayatid dünya fe ındellahi meğanimü kesırah kezalike küntüm min kablü fe mennellahü aleyküm fe tebeyyenu innellahe kane bi ma ta'melune habıra
95. La yestevil kaıdune minel mü'minıne ğayru ülid darari vel mücahidune fı sebılillahi bi emvalihim ve enfüsihim feddalellahül mücahidıne bi emvalihim ve enfüsihim alel kaıdıne deraceh ve küllev veadellahül husna ve feddalellahül mücahidıne alel kaıdıne ecran azıyma
96. Deracatim minhü ve mağfiratev ve rahmehv ve kanellahü ğafurar rahıyma
97. İnnellezıne teveffahümül melaiketü zalimı enfüsihim kalu fıme küntüm kalu künna müstad'afıne fil ard kalu e lem tekün erdullahi vasiaten fe tühaciru fıha fe ülaike me'vahüm cehennem ve saet mesıyra
98. İllel müstad'afıne miner ricali ven nisai vel vildani la yestetıy'une hıyletev ve la yehtedune sebıla
99. Fe ülaike asellahü ey ya'füve anhüm ve kanellahü afüvven ğafura
100. Ve mey yühacir fı sebılillahi yecid fil erdı mürağamen kesırav veseah ve mey yahruc mim beytihı mühaciran ilellahi ve rasulihı sümme yüdrikhül mevtü fe ad vekaa ercuhu alellah ve kanellahü ğafurar rahıyma
101. Ve iza darabtüm fil erdı fe leyse aleyküm cünahun en taksuru mines salah in hıftüm ey yeftinekümüllezıne keferu innel kafirune kanu leküm adüvvem mübına
102. Ve iza künte fıhim fe ekamte lehümüs salate feltekum taifetüm minhüm meake vel ye'huzu eslihatehümv fe iza secedu felyekunu miv veraikümv velte'ti taifetün uhra lem yüsallu fel yüsallu meake vel ye'huzu hızrahüm ve eslihatehüm veddellezıne keferu lev tağfülune an eslihatiküm ve emtiatiküm fe yemılune aleyküm meyletev vahıdehv ve la cünüha aleyküm in kane bi küm ezem mim metarin ev küntüm merda en tedau eslihateküm ve huzu hızrakümv innellahe eadde lil kafirıne azabem mühına
103. Fe iza kadaytümüs salate fezkürullahe kıyamev ve kuudev ve ala cünubiküm fe izatme'nentüm fe ekıymüs salah innes salate kanet alel mü'minıne kitabem mevkuta
104. Ve la tahinu fibtiğail kavm in tekunu te'lemune fe innehüm ye'lemune kema te'lemune ve tercune minellahi mala yercun ve kanellahi alımen hakıma
105. İnna enzelna ileykel kitabe bil hakkı li tahküme beynen nasi bima erakellah ve la tekül lil hainıne hasıyma
106. Vestağfirillah innellahe kane ğafurar rahıyma
107. Ve la tücadil anillezıne yahtanune enfüsehümv innellahe la yühıbbü men kane havvanen esıma
108. Yestahfune minen nasi ve la yestahfune minellahi ve hüve meahüm iz yübeyyitune ma la yerda minel kavl ve kanellahü bi ma ya'melune mühıyta
109. Ha entüm haülai cadeltüm anhüm fil hayatid dünya fe mey yücadilüllahe anhüm yevmel kıyameti em mey yekunü aleyhim vekıla
110. Ve mey ya'mel suen ev yazlim nefsehu sümme yestağfirillahe yecidillahe ğafurar rahıyma
111. Ve mey yeksib ismen fe innema yeksibühu ala nefsih ve kanellahü alımen hakıma
112. Ve mey yeksib hatıy'eten ev ismen sümme yermi bihı berıen fe kadıhtemele bühtanev ve ismem mübına
113. Ve lev la fadlüllahi aleyke ve rahmetühu lehemmet taifetüm minhüm ey yüdılluk ve ma yüdıllune illa enfüsehüm ve ma yedurruneke min şey' ve enzellellahü aleykel kitabe vel hıkmete ve allemeke ma lem tekün ta'lemv ve kane fadlüllahi aleyke azıyma
114. La hayra fı kesırim min necvahüm illa men emera bi sadekatin ev ma'rufin ev ıslahım beynen nas ve mey yef'al zalikebtiğae merdatillahi fe sevfe nü'tıhi ecran azıyma
115. Ve mey yüşakıkır rasule mim ba'di ma tebeyyene lehül hüda ve yettebı' ğayra sebılil mü'minıne nüvellihı ma tevella ve nuslihı cehennem ve saet mesıyra
116. İnnellahe la yağfiru ey yüşrake bihı ve yağfiru ma dune zalike li mey yeşa' ve mey yuşrik billahi fe kad dalle dalalem beıyda
117. İy yed'une min dunihı illa inasa ve iy yad'une illa şeytanem merıda
118. leanehüllah ve kale le ettehızenne min ıbadike nasıybem mefruda
119. Ve le üdıllennehüm ve le ümenniyennehüm ve le amürrannehüm fe le yübettikünne azanel en'ami ve le amürannehüm fe le yüğayyirunne halkallah ve mey yettehıziş şeytane veliyyem min dunillahi fe kad hasira husranem mübına
120. Yeıdühüm ve yümennıhim ve ma yeıdühümüş şeytanü illa ğurura
121. Ülaike me'vahüm cehennemü ve la yecidune
122. Vellezıne amenu ve amilus salihati senüdhılühüm cennatin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha ebeda va'dellahi hakka ve men asdeku minellahi kıyla
123. Leyse bi emaniyyiküm ve la emaniyyi ehlil kitab mey ya'mel suey yücze bihı ve la yecid lehu min dunillahi veliyyev ve la nesıyra
124. Ve mey ya'mel mines salihati min zekerin ev ünsa ve hüve mü'minün fe ülaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune nekıyra
125. Ve men ahsenü dınem mimmen esleme vechehu lillahi ve hüve muhsinüv vettebea millete ibrahıme hanıfa vetetehazellahü ibrahıme halila
126. Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kanellahü bi külli şey'im mühıyta
127. Ve yesteftuneke fin nisa' kulillahü yüftıküm fıhinne ve ma yütla aleyküm fil kitabi fı yetamen nisaillatı la tü'tunehünne ma kütibe lehünne ve terğabune en tenkihuhünne vel müstad'afıne minel vildani ve en tekumu lil yetama bil kıst ve ma tef'alu min hayrin fe inellahe kane bihı alıma
128. Ve inimraetün hafet mim ba'liha nüşuzen ev ı'radan fe la cünaha aleyhima ey yusliha beynehüma sulha ves sulhu hayr ve uhdıratil enfüsüş şuhh ve in tuhsinu ve tetteku fe innellahe kane bi ma ta'melune habıra
129. Ve len testetıy'u en ta'dilu beynen nisai ve lev harastüm fe la temılu küllel meyli fe tezeruha kel müalekah ve in tuslihu ve tetteku fe innellahe kane ğafurar rahıyma
130. Ve iy yeteferraka yuğnillahü küllem min seatih ve kanellahü vasian hakıma
131. Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve le kad vessaynellezıne utül kitabe min kabliküm ve iyyaküm enittekullah ve in tekfüru fe inne lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kanellahü ğaniyyen hamıda
132. Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla
133. İy yeşe' yüzhibküm eyyühen nasü ve ye7ti bi aharın ve kanellahü ala zalike kadıra
134. Men kane yürıdü sevabed dünya fe ınellahi sevabüd dünya vel ahırah ve kanellahü semıam besıyra
135. Ya eyyühellezıne amenu kunu kavvamıne bil kıstı şühedae lillahi ve lev ala enfüsiküm evil valideyni vel akrabın iy yekün ğaniyyen ev fekıyran fellahü evla bihima fe la tettebiul heva en ta'dilu ve in telvu ev tu'ridu fe innellahe kane bi ma ta'melune habıra
136. Ya eyyühellezıne amenu aminu billahi ve rasulihı vel kitabillezı nezzele ala rasulihı vel kitabillezı enzele min kabl ve me yekfür billahi ve melaiketihı ve kütübihı ve rusülihı vel yevmil ahıri fe kad dalle dalalem beıyda
137. İnnellezıne amenu sümme keferu sümme amenu sümme keferu sümmezdadu küfral lem yekünillahü li yağfira lehüm ve la li yehdiyehüm sebıla
138. Beşşiril münafikıyne bi enne lehüm azaben elıma
139. Ellezıne yettehızunel kafirıne evliyae min dunil mü'minın e yebteğune ındehümül ızzete fe innel ızzete lillahi cemıa
140. Ve kad nezzele aleyküm fil kitabi en iza semı'tüm ayatillahi yükferu biha ve yüstehzeü biha fe la tak'udu meahüm hatta yehudu fı hadısin ğayrihı inneküm izem müslühüm innellahe camiul münafikıyne vel kafirıne fı cehenneme cemıa
141. Ellezıne yeterabbesune biküm fe in kane leküm fethum minellahi kalu e lem neküm meaküm ve in kane lil kafirıne nasıybün kalu elem nestahviz aleyküm ve nemna'küm minel mü'minın fellahü yahkümü beyneküm yevmel kıyameh ve ley yec'alellahü lil kafirıne alel mü'minıne sebıla
142. İnnel münafikıyne yühadiunellahe ve hüve hadıuhüm ve iza kamu iles salati kamu küsala yüraunen nase ve la yezkürunellahe illa kalıla
143. Müzebzebıne beyne zalike la ila haülai ve la ila haüla' ve mey yudlilillahü fe len tecide lehu sebıla
144. Ya eyyühellezıne amenu la tettehızül kafirıne evliyae min dunil mü'minın e türıdune en tec'alu lillahi aleyküm sültanem mübına
145. İnnel münafikıyne fid derkil esfeli minen nar ve len tecide lehüm nesıyra
146. İllellezıne tabu ve aslehu va'tesamu billahi va ahlesu dınehüm lillahi fe ülaike meal mü'minın ve sevfe yü'tillahül mü'minıne ecran azıyma
147. Ma yef'alüllahü bi azabiküm in şekartüm ve amentüm ve kanellahü şakiran alima
148. La yühıbbüllahül cehra bis sui minel kavli illa men zulim v kanellahü semıan alıma
149. İn tübdu hayran ev tuhfuhü ev ta'fü an suin fe innellahe kane afüvven kadıra
150. İnnellezıne yekfürune billah ive rusülihı ve yürıdune ey yüferriku beynellahi ve rusülihı ve yekulune nü'minü bi ba'dıv ve nekfürü bi ba'dıv ve yürıdune ey yettehızu beyne zalike sebıla
151. Ülaike hümül kafirune hakka ve a'tedna lil kafirıne azabem mühiyna
152. Vellezıne amenu billahi ve rusülihı ve lem yüferriku beyne ehadim minhüm ülaike sevfe yü'tıhim ücurahüm ve kanellahü ğafurar rahıyam
153. Yes'elüke ehlül ehlül kitabi en tünezzile aleyhim kitabem mines semai fe kad seelü musa ekbera min zalike fe kalu erinellah cehratem fe ehazethümüs saıkatü bi sulmihim sümmettehazül ıcle mim ba'di ma caethümül beyyinatü fe afevna an zalik ve ateyna musa sültanem mübına
154. Ve rafa'na fevkahümüt tura bi mısakıhim ve kulna lehümüdhulül babe sücedev ve kulna lehüm la ta'du fis sebti ve ehazna minhüm mısakan ğalıza
155. Fe bima nakdıhim mısakahüm ve küfrihim bi ayatillahi ve katlihimül embiyae bi ğayri hakkıv ve kavlihim kulubüna ğulf bel tabeallahü aleyha bi küfrihim fe la yü'minune illa kalıla
156. Ve bi küfrihim ve kavlihim ala meryeme bühtanen azıyam
157. Ve kavlihim inna katelnel mesıha ıysebne meryeme raulellah ve ma kateluhü ve ma salebuhü ve lakin şübbihe lehüm ve innellezınahtelefu fıhi le fı şekkim minh ma lehüm bihı min ılmin illettibaaz zann ve ma kateluhü yekıyna
158. Ber rafeahüllahü ileyh ve kanellahü azızen hakıma
159. Ve im min ehlil kitabi illa le yü'minenne bihı kable mevtih ve yevmel kıyameti yekunü aleyhim şehıda
160. Fe bi zulmim minellezıne hadu harramna aleyhim tayyibatin ühıllet lehüm ve bi saddihim an sebılillahi kesıra
161. Ve ahzihimür riba ve kad nühu anhü ve eklihim emvalen nasi bil ba'tıl ve a'tedna lil kafirıne minhüm azaben elıma
162. Lakinir rasihune fil ılmi minhüm vel mü'minune yü'minune bi ma ünzile ileyke ve ma ünzile min kabileke vel mükıymınes salate vel mü'tunez zekate vel mü'minune billahi vel yevmil ahır ülaike se nü'tıhim ecran azıyma
163. İnna evhayna ileyke kema evhayna ila nuhıv ven nebiyyıne mim ba'dih ve evhayna ila ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ve ya'kube vel esbatı ve ıysa ve eyyube ve yunüse ve harune ve süleyman ve ateyna davude zebura
164. Ve rusülen kad kasasnahüm aleyke min kablü ve rusülel lem naksushüm aleyk ve kellemellahü musa teklıma
165. Rusülem mübeşşirıne ve münzirıne li ella yekune lin nasi alellahi huccetüm ba'der rusül ve kanellahü azızen hakıma
166. Lakinillahü yeşhedü bi ma enzele ileyke enzelehu bi ılmih vel melaiketü yeşhedun ve kefa billahi şehıda
167. İnnellezıne keferu ve saddu an sebılillahi kad dallu dalalem beıyda
168. İnnellezıne keferu ve zalemu lem yekünillahü li yağfira lehüm ve la li yehdiyehüm tarıka
169. İlla tarika cehenneme halidıne fıha ebeda ve kane zalike alellahi yesıra
170. Ya eyyühen nasü kad caekümür rasulü bil hakkı mir rabbiküm fe aminu hayral leküm ve in tekfüru fe inne lillahi ma fis semavati vel ard ve kanellahü alımen hakıma
171. Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhum minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayral leküm innemellahü ilahüv vahıd sübhanehu ey yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla
172. Ley yestenkifel mesıhu ey yekune abdel lillahi ve lel melaiketül mükarrabun ve mey yestenkif an ıbadetihı ve yestekbir fe seyahşüruhüm ileyhi cemıa
173. Fe emmellezıne amenu ve amilus salihati fe yüveffıhim ücurahüm ve yezıdühüm min fadlih ve emmellezınestenkefu vestekberu fe yüazzibühüm azaben elımev ve la yecidune lehüm min dunillahi veliyyev ve la nesıyra
174. Ya eyyühen nasü kad caeküm bürhanüm mir rabbiküm ve enzelna ileyküm nuram mübına
175. Fe emmellezıne amenu billahi va'tesamu bihı fe seyüdhılühüm fı rahmetim minhü ve fadliv ve yehdıhim ileyhi sıratam müstekıyma
176. Yesteftunek kulillahü yüftiküm fil kelaleh inimruün heleke leyse lehu veledüv ve lehu uhtün fe leha nısfü ma terak ve hüve yerisüha il lem yekül leha veled fe in kanetesneteyni fe lehümes sülüsani mimma terak ve in kanu ıhveter ricalev ve nisaen fe lizzekeri mislü hazzıl ünseyeyen yübeyyinüllahü leküm en tedıllu vallahü bi külli şey'in alım
MEALİ
4 – NİSÂ SÛRESİ
Medine'de takriben hicrî 6. yılda nazil olmuş olup, 176 âyettir. Kadınlar hakkında birçok hüküm ihtiva edip, Cahiliye döneminde mahrum oldukları yeni hakları kadınlara verdiğinden ötürü, bu sureye 'Kadınlar†mânasına gelen Nisa suresi adı verilmiştir. Uzunluk itibariyle Bakara suresinden sonra Kur'ân-ı Kerimin en uzun ikinci suresidir.
Kur'ânda 'Ey insanlar!†hitabı ile başlayan iki sureden biri olup, ilk yarıdaki 4. suredir. Bu hitap ile başlayan öbür sure, ikinci yarının 4. suresi olan Hac suresidir. Nisa suresindeki bu hitap, insanların tarihlerinin başındaki kardeşliğe, Hac suresindeki âyet ise âhiret istikbaline dikkat çekmektedir.
Nisâ suresi; Allah'ın hakları, bütün insanların kardeşliği, çocuklara, kadınlara, yetimlere şefkat edip haklarının verilmesi, mallarının korunması, evlenme, miras, temizlik, namaz, cihad, nizama uyma, toplumda müsamaha, dayanışma, emanete riayet, adalet, Ehl-i kitap ile münasebetler, Hıristiyanların Hz. ÃŽsâ (a.s.) hakkındaki batıl iddialarını konu edinir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Ey insanlar! Sizi bir tek kişiden yaratan ve ondan da eşini yaratıp o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının.
Adını anıp Kendisini vesile ederek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a saygısızlık etmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakınınız. Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. [7,189; 30,21; 39,6; 42,11] {KM, Tekvin 2,21-23}
Bütün insanlığın aynı baba ve annede birleşen bir tek aile oluşturduğunu, dolayısıyla insanların bu hukuka uygun davranmaları gerektiğini bildiren bu ilk âyet, surenin konuları için en mükemmel bir giriş durumundadır.
2 – Yetimlere mallarını verin, temizi verip murdarı almayın, onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü böyle yapmanız gerçekten büyük bir günahtır.
3 – Himayeniz altındaki yetim kızlarla evlenince haklarını gözetemeyeceğinizden, adaleti sağlayamayacağınızdan endişe ederseniz, onlarla değil, size helâl olup arzu ettiğiniz diğer kadınlarla iki, üç veya dört hanım olmak üzere evlenin.
Eğer bu takdirde de aralarında adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya elinizin altında olan cariyelerle yetinin. Bu durum, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır. {KM, Matta 25,1-12; Tesniye 21,10-14}
Bu âyet, erkek için dörde kadar eş ile nikâhlanma ruhsatı verir. Fakat eşler arasında adaleti gerçekleştiremeyen, âhirette olacağı gibi, dünyada da perişan olur.
4 – Evleneceğiniz kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin. Eğer mehrin bir kısmını gönül rızasıyla size bağışlarlarsa onu içinize sine sine afiyetle yeyin.
5 – Allah'ın sizin maişetinizin başlıca vesilesi kıldığı mallarınızı, aklı ermeyen kimselerin ellerine vermeyin. Bu malları işleterek elde edeceğiniz gelirle onların ihtiyaçlarını sağlayın, giyeceklerini temin edin ve onlara tatlı sözler söyleyin, güzel tavsiyelerde bulunun.
6 – Yetimleri evlenme çağına varıncaya kadar gözetip deneyin. Akılca olgunlaştıklarını görürseniz mallarını kendilerine teslim edin. Büyüyünce ellerine alacakları düşüncesiyle o malları israfla tüketmeyin. İhtiyacı olmayan veli, yetim malına tenezzül etmesin. Muhtaç olan ise meşru surette, ihtiyaç ve emeğine uygun olarak yararlansın. Onlara mallarını teslim ettiğinizde bunu şahitlerle tesbit ettirin. Allah hesab sorandır ve O'nun hesap sorması kâfidir. [6,152]
7 – Ana baba ile yakın akrabanın terikelerinde erkeklere hisse bulunduğu gibi, ana baba ile yakın akrabanın terikelerinde kadınlara -azından da çoğundan da- farz olarak belirlenmiş hisseler vardır.
Bu âyet mirasda beş prensip koyar: 1.Erkek gibi kadın da mirastan pay alır. 2.Az çok bütün mallar mirasa tâbidir. 3.Bu kural taşınabilir ve taşınamaz bütün mallar için geçerlidir. 4.Ölen kişi mal bırakırsa miras söz konusu olur. 5.Yakın akraba varken uzak akrabaya miras düşmez. Bu beş prensibi gayet özlü ihtiva eden bu âyet giriş yapılarak sonra miras payları belirtilir.
8 – Miras taksim edilirken varis olmayan akrabalar, yetimler, fakirler de orada bulunuyorlarsa, onlara da bir şey verin ve gönüllerini alacak tatlı sözler de söyleyin.
9 – Arkalarında eli ermez, gücü yetmez küçük çocuklar bıraktıkları takdirde, onların halleri nice olur diye endişe edenler, yetimlere haksızlık etmekten de öylece korksunlar da Allah'ın cezalandırmasından sakınsınlar ve doğru söz söylesinler.
10 – Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, aslında karınları dolusu ateş yerler. Onlar, yarın harıl harıl yanan bir ateşe gireceklerdir.
11 – Miras konusunda, Allah çocuklarınız hakkında şöyle emreder: Erkeğin hakkı, kadının hissesinin iki mislidir. Şayet kadınların sayısı ikiden fazla ise onlar terikenin üçte ikisini alırlar. Eğer kız evlat tek ise terikenin yarısını alır.
Ana babaya gelince, ölenin çocuğu varsa, onun terikesinden her birine altıda bir hisse vardır. Eğer çocuğu yoksa ve kendisine ana babası varis oluyorsa annesine üçte bir hisse vardır.
Şayet ölenin kardeşleri varsa, ölenin yaptığı vasiyetin ifasından ve borcunun ödenmesinden sonra annenin hissesi altıda birdir.
Ana babanız ile evlatlarınızdan hangisinin size daha faydalı olacağını siz bilemezsiniz. Bunlar Allah'ın koyduğu farzlardır. Allah muhakkak ki alîm ve hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir).
Mirasta erkek evlat, kızın iki mislini alır. Zira İslâma göre erkek ailesini geçindirmekle yükümlüdür. Kadının böyle bir görevi yoktur. Kadının yükü kocasına ait iken, koca ailesini, çocuklarını, duruma göre anne ve babasının nafakasını yüklenmek zorundadır. Dolayısıyla bu hüküm tam adalettir.
12 – Eşlerinizin çocukları yoksa terikelerinin yarısı siz kocalarındır.
Eğer çocukları varsa dörtte biri size aittir. Bütün bunlar, yaptığı vasiyetin ve üzerindeki borcun ifasından sonradır.
Sizin de çocuğunuz yoksa terikenizin dörtte biri eşlerinizindir.
Eğer çocuğunuz varsa terikenizin sekizde biri onlara aittir.
Bunlar da yapacağınız vasiyetin ve borcunuzun ödenmesinden sonradır.
Eğer miras bırakan erkek veya kadın, çocuğu ve ana babası olmayan bir kimse olur ve onun erkek veya kız kardeşi de bulunursa, bunlardan her birinin hissesi altıda birdir.
Şayet onların sayısı daha fazla ise, o takdirde onlar üçte bir hisseye ortak olurlar.
Bu da yapılan vasiyet ve borcun ödenmesinden sonradır.
Bütün bunlar, varisler zarara uğratılmaksızın yapılacaktır.
Bu, Allah tarafından size bir buyruktur. Allah alîm ve halîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, cezalandırmada aceleci değildir).
13 – İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve resulüne itaat ederse Allah onu, içinden ırmaklar akan cennetlere ebedî kalmak üzere yerleştirir. İşte en büyük başarı da budur.
14 – Kim de Allah'a ve resulüne isyan eder ve Allah'ın sınırlarını aşarsa,
Allah onu da ebedî kalmak üzere ateşe koyar. Hem onu zelil ve perişan eden bir azab vardır.
15 – Zina eden kadınlarınız hakkında dört şahit isteyin. Eğer dört kişi şahitlik ederlerse, ölüm kendilerini alıp götürünceye veya Allah kendilerine bir yol gösterinceye kadar onları evlerde alıkoyun. [24,2] {KM, Tesniye 22,21; Levililer 19,20; 20,10.14; 21,9; Yuhanna 8,5}
16 – Sizden bir çift fuhuş yaparsa onlara eziyet edin. Eğer tövbe edip hallerini ıslah ederlerse onları cezalandırmaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tevvab ve rahîmdir: (tövbeleri kabul eder ve çok merhametlidir). [17,32; 23,7]
a-Zina cezası olarak Kur'ânda ilk gelen hüküm bu âyetle bildirilen azarlama, bir iki pataklama kabilinden rahatsız etmedir. b-İkinci olarak, bu surenin 15. âyeti gelip zinakâr kadını evde hapsetme hükmünü getirmiştir. c-Son olarak ise 24,2 ile gelen yüz değnek cezasıdır. Bu bekârların cezası olup evli zinakârlar recmedilirler. Bazı alimlere göre, bu 16.âyet livata yapan erkeklere ait olup, onlara verilecek tâzir cezasını bildirmektedir.
17 – Allah'ın kabulünü vaad buyurduğu tövbe, kötülüğü ancak cahillik sebebiyle işleyip, sonra da çabucak vazgeçerek günahtan dönüş yapacak olanların tövbesidir. İşte Allah'ın, tövbelerini kabul edeceği kimseler bunlardır. Allah alîm ve hakîmdir (herkesin içini dışını hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
18 – Yoksa makbul tövbe, kötülükleri yapıp edip de sonra kendilerinden birine ölüm gelip çattığında: 'İşte ben şimdi tövbe ettim†diyenlerin tövbesi değil. Kâfir olarak ölen kimselerin tövbesi de değil. İşte öylesi kimselere, çok acı veren bir azap hazırladık.
Tövbenin makbul olmasına dair âyet ve hadisleri bir arada değerlendiren müfessirlerin vardıkları sonuç şudur: Can çekişme durumundan önce, henüz hayattan ümitsiz değil iken küfürden tövbe ile iman etmek geçerlidir. Fakat can çekişme halinde hayattan ümit kesme durumunda küfürden tövbe ve iman etmek geçerli değildir. İman ettikten sonra iyi işler yapabilecek bir zaman bulunmalıdır.
19 – Ey iman edenler! Kadınları zorla miras olarak almanız helâl olmaz. Çok belli bir fuhuş işlemedikçe onlara verdiğiniz mehrin bir kısmını ele geçirmek için onları sıkıştırmanız da size helâl değildir.
Onlarla hoşça, güzelce geçinin. Şayet onlardan hoşlanmayacak olursanız, olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş bulunur. [2,228] {KM, Tesniye 5,10}
Cahiliyede ölen bir erkeğin en yakın vârisi onun eşinin üstüne bir bez parçası atınca, onu kendi yönetimi altına geçirmiş olurdu. Sonra ister mehir vermeksizin onu nikâhına alır, ister diğer bir erkeğe nikâhlayıp mehrini kendisi alır, isterse böyle yapmayıp evinde âdeta hapsedip malına el koyardı. Âyet bu âdeti kaldırmaktadır.
Âyetin son kısmı, aile kurumunu ayakta tutmak için çok önemli bir prensip koymaktadır. Evliliğin başında kişinin eşinin, gerek güzellik, gerek ahlâk bakımından eksikleri olabilir. İyi yönlerini ortaya koymasına fırsat vermeden, sohbet ve ünsiyette bulunmadan, boşamaya girişmek doğru değildir.
20 – Bir eşinizden ayrılıp da yerine başka bir eşle evlenmek isterseniz, ayrıldığınız hanıma yüklerle mehir vermiş olsanız da, içinden ufak bir şey bile almayın.
Boşanmaya sebep uydurup iftira ederek, göz göre göre günaha girerek bunu almanız hiç münasip olur mu? [3,75]
Hz. Ömer (r.a) halife iken evlenmeyi kolaylaştırmak için mehir mikdarına üst sınır koymak isteyince, mescidin arka tarafından bir hanım da bu âyeti okuyarak: 'Ya Emire'l-müminîn! Allah'ın verdiği imkânı almak doğru olur mu?†deyince Hz. Ömer derhal inceliğin farkına varmış, cemaatin huzurunda o hanımın haklı olduğunu kabul etmiştir.
21 – Nasıl alabilirsiniz ki birbirinize karılıp katıldınız, bir yastığa baş koydunuz,
Hem onlar siz kocalarından hukuklarını gözetme konusunda sağlamca te'minat da aldılar?
22 – Daha önce geçen durum bir tarafa, bundan böyle babalarınızın nikâhladığı kadınları artık nikâhlamayın.
Hiç şüphe yok ki bu, Allah'ın gazabına sebep olan bir hayasızlıktır. Ne iğrenç bir yoldur o! [6,151; 17,32]
Cahiliyede üvey anne ile nikâh normal karşılanırken, bu âyet onu yasaklamaktadır.
23 – Ey mümin erkekler! Şunlarla nikâhlanmanız haram kılınmıştır: Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz,
Halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları,
Sizi emziren süt anneleriniz, süt kızkardeşleriniz,
Kayınvalideleriniz, kendileriyle zifafa girdiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız.
Fakat zifafa girmediğiniz eşlerinizin kızlarını nikâhlamanızda beis yoktur.
Keza öz oğullarınızın eşleri ile evlenmeniz ve iki kızkardeşi nikâhınız altında birleştirmeniz de haram kılındı.
Ancak daha önce geçen geçmiştir. Çünkü Allah gafur ve rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur). [33,4] {KM, Levililer 18,7-18; Tekvin 29,16-30}
Süt anne ve kardeşlerinde de, nesep (soy) yönünden olan mahremliğin cari olduğu âyette vurgulanmaktadır.
24 – Kocası olan kadınlarla da evlenmeniz haramdır, ancak harp esiri olarak eliniz altında bulunan cariyeler bundan müstesnadır. İşte bütün bunlar Allah'ın kesin hükümleridir.
Bu sayılanlardan başkalarını, iffetli yaşamak, zina etmemek şartıyla, mal harcayıp mehirlerini vererek nikâhlamanız helâldır.
Dikkat edin: Evlenerek beraberliklerinden yararlandığınız kadınlara, belirlenmiş olan mehirlerini verin, bu bir haktır. Ama belirledikten sonra, aranızda anlaşarak miktarını arttırıp eksiltmenizde size bir vebal yoktur. Allah alîm ve hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir). [4,4-21]
Bazı milletlerde evlenirken kadın erkeğe hatırı sayılır mal veya para (drahoma) verir. Bu, kendisine rağbet edilme sebeplerinden olur. İslâm'da ise kadının malına değil, kendisine önem verilir. Hatta, verilen değerin bir alâmeti olarak kocası ona biri peşin, öbürü evlendikten sonra verilmek üzere iki mehir verir. Nikâh akdi için mehrin mutlaka belirlenmesi gereklidir.
Fakat mehiri belirledikten sonra, eşlerin karşılıklı rızası ile yaptıkları indirimde veya borçtan kurtarmada bir mahzur yoktur.
25 – Sizden eşraftan olan hür mümin kadınlarla evlenecek servet ve gücü bulunmayanlar, eliniz altında olan mümin cariyelerle evlenebilir.
Allah sizin kadr-u kıymetinizi imanınızla bilir. Zaten siz müminler hep aynı aileden sayılırsınız.
Öyleyse, fuhuşta bulunmayarak, gizli dost da edinmeyerek, namuslu kadınlar olmak üzere onları, sahiplerinin izniyle nikâhlayın.
Mehirlerini de güzellikle kendilerine verin.
Eğer evlendikten sonra zina yaparlarsa, onlara hür kadınlara ait cezanın yarısı uygulanır. Cariye ile evlenme, sizden sıkıntıya düşmekten (zinaya sapmaktan) korkanlar içindir, yoksa sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Bununla beraber Allah gafurdur, rahîmdir (affı ve merhameti boldur). [9,60; 24,33]
26 – Allah size helâl ve haramı açıkça bildirmek, size daha önce geçmiş iyi insanların yollarını göstermek ve yuvanıza dönmenizi sağlayıp günahlarınızı bağışlamak ister. Allah alîm ve hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir). {KM, Tesniye 22,21.28-29; Levililer 20,10; Yuhanna 8,5}
Âyetteki sünen (yollar) Nisâ suresinin başından buraya kadar bildirilen emirler, kültürel ve sosyal düzenlemeler ile Bakara suresinde daha önce bildirilmiş hükümlerdir. Allah bunları isterken, gelecek âyette bildirildiği üzere müşrikler, münâfıklar ve Yahudiler, Kur'ân'ın bu inkılabları hakkında müminleri şüpheye düşürmek ve ölçü dışına çıkarmak isterlerdi.
27 – Evet Allah sizin yuvanıza dönüş yapıp tövbenizi kabul buyurmak istiyorken,
O şehvetlerinin ardına düşenler ise büsbütün yoldan çıkmanızı isterler.
28 – Allah sizin yükünüzü hafifletmek ister, çünkü insan hilkatçe zayıf yaratılmıştır.
Haramlar, insan hürriyetini engelleme gibi görünür. Fakat unutmayalım ki kendi haline bırakılmış nefis, kötülüğe meyleder. Hem insanın ferdî hayatını koruyup iyileştirmek, hem de toplum içindeki diğer insanların hak ve hürriyetlerini, can, mal ve namuslarını korumak için Allah bu sınırlamaları getirmiştir.
29 – Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda meşru olmayan yollarla yemeyin. Karşılıklı rıza ile yapılan bir ticaret yapmanız ise, elbette meşrudur.
Sakın haram yiyerek, başkasının hakkını gasbederek kendinizi öldürmeyin. Allah size pek merhametlidir.
Âyette: 'kendi kendinizi öldürmeyin!†emri: a-â€Birbirinizi öldürmeyin!†veya 'intihar etmeyin!†demektir. Veya b-'Haksız yere başkalarının mallarını alanlar toplumun nizamının bozulmasına sebeb olurlar; bu kendilerinin de sonunu hazırlayabilir.†anlamına gelebilir.
30 – Kim sınırları aşarak ve haksızlık ederek bunu yaparsa Biz onu ateşe sokacağız. Bu da Allah'a çok kolaydır.
31 – Eğer size yasaklanan günahların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin öbür küçük günahlarınızı örtüp affederiz ve sizi değerli bir mevkiye yerleştiririz.
Büyük günahlar, Allah'ın kesin olarak haram kılmakla beraber işleyenleri âhirette azap ile tehdit ettiği günahlardır. Bir hadis-i şerife göre bunlar: Şirk, sihir, adam öldürmek, yetim malı yemek, zina, meşru savaşta ordudan kaçmak, namuslu mümin kadınlara zina isnad etmektir. Bazı rivayetlerde anne babaya isyan, faiz yemek de bunlardan sayılmıştır Öyle anlaşılıyor ki en büyük günahlar, hepsinden kaçınmayı temin etmek için, müphem bırakılmıştır.
32 – Bir de Allah'ın kiminize kiminizden daha fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere çalışmalarından nasipleri olduğu gibi kadınlara da çalışmalarından nasipleri vardır. Çalışın da siz daha hayırlı şeyleri Allah'ın fazlından isteyin. Allah her şeyi hakkıyla bilir. {KM, Çıkış 20,17}
33 – Ana ve babanın ve diğer akrabaların ölümlerinden sonra bırakacakları her terike için vârisler belirledik.
Yemin akdinin sizi bağladığı kimselere de paylarını verin. Muhakkak ki Allah her şeye şahittir.
Cahiliye döneminde müvalat akdi yapılarak mukaveleli mirasçı belirlenirdi. Bazı fakihlere göre bu veraset şekli, mirası akrabaya tahsis eden 8, 75 âyeti ile kaldırılmıştır. Hanefi mezhebine göre muvalat ile veraset devam edebilir. Şöyle ki: Herhangi bir kişi müslüman olur, varisi de bulunmazsa o bir dindaşına: 'Tazminat ödemem gerekirse senin benim âkilemden olman, benim de ölümümden sonra sen bana vâris olman üzere müvalat yapalım†diye anlaşma yaparsa, bu akit geçerlidir.
34 – Kocalar eşleri üzerinde yönetici ve koruyucudurlar.
Bunun sebebi, Allah'ın bazı insanlara bazılarından daha fazla nimet vermesi ve bir de kocalarının mehir verme, evin masraflarını yüklenmeleri gibi malî yükümlülükleridir.
O halde iyi kadınlar: itaatli olan ve Allah kendi haklarını nasıl korudu ise, kocalarının yokluğunda, onların hukuklarını koruyan kadınlardır.
Dikbaşlılığından yıldığınız kadınlara gelince: Onlara evvela öğüt verin, vazgeçmezlerse yatakta yalnız bırakın ve bunlarla da yola gelmezlerse onları hafifçe dövün.
Şayet size itaat ederlerse, onlara yüklenmek için bir sebep aramayın.
Unutmayın ki üstünüzde çok yüce ve büyük olan Allah vardır. {KM, I Timote. 11,12; I Korintos. 11,3; Efes. 5,22}
Kocasına itaatsizlikte direten ve onun haklarını korumayan kadına burada sayılan üç işlem uygulanabilir. Eğer bir uyarma kâfi geliyorsa, gerisini yapmak doğru değildir. Dövmeye izin verilse de bu, yüze yapılmamak ve yara bere bırakacak tarzda olmamak şartıyla caizdir. Hz. Peygamber (a.s.) isteksiz olarak, sırf aile nizamını temine vesile olsun diye dövmeye izin vermiştir. Yani, Hz. Peygamber, âyete getirdiği açıklamada, bu dövme işinin son derece sınırlı olduğunu bildiren çok sayıda talimat vermiştir. Bunlardan biri de: 'Darben gayre muberrih†yani 'şiddetli olmayan, hafifçe†olmasıdır ki, meali Hz. Peygamberin bu tefsirine göre verdik.
35 – Eğer karı kocanın birbirinden ayrılacaklarından endişe ederseniz, o vakit, kendilerine erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin.
İki taraf işi düzeltmek isterlerse, Allah onları uyuşmaya muvaffak buyurur. Şüphesiz Allah alîm ve habîrdir (her şeyi bilir, bütün maksatlardan haberdardır).
36 – Yalnız Allah'a ibadet edip O'na hiçbir şeyi şerik yapmayın.
Anneye, babaya, akrabalara,
Yetimlere, fakirlere, yakın komşulara, uzak komşulara,
Yol arkadaşına, garip ve yolculara,
Elinizin altındaki (köle, cariye, hizmetçi, işçi) lere de
Güzel muamele edin. Bilin ki Allah kendini beğenen ve övünüp duran kimseleri sevmez. [17,23; 31,14]
37 – O cimrilik eden, üstelik etrafındaki insanlara cimriliği tavsiye eden ve Allah'ın lütf-u fazlından kendilerine verdiği nimetleri gizleyen nankörler yok mu? İşte Biz onları zelil ve perişan edecek bir azap hazırladık. [100,6-7; 80,17]
38 – Mallarını halka gösteriş için harcayıp Allah'a ve âhiret gününe iman etmeyen kimseleri de Allah elbette sevmez.
Şeytan kimin arkadaşı olursa, artık o arkadaşların en kötüsüne düşmüş demektir. [2,264; 37,51; 41,25; 43,36; 50,23]
39 – Allah'a ve âhiret gününe inansalar ve Allah'ın kendilerine ihsan ettiği nimetlerden harcasalardı ne zararları olurdu sanki? Allah onları pek iyi bilmektedir.
40 – Şu kesindir ki Allah kullarına zerre kadar bile zulmetmez.
Ama kulun zerre kadar bir iyiliği bile olsa, onu kat kat artırır ve ayrıca kendi tarafından büyük bir mükâfat verir. [21,47; 31,16] {KM, Mezmur. 62,13; Vahiy 22,12}
41 – Ey resulüm! Her ümmetten haklarında tanıklık edecek bir şahit (peygamber) celbettiğimizde ve seni de bütün onlara (ümmetine) şahit olarak getirdiğimizde, bakalım onların hali nice olacak? [39,69; 16,89]
42 – İşte o gün dini inkâr edip resule isyan edenler, yerin dibine girmek, yerle bir olmak isteyecekler.
Onlar hiçbir sözlerini hiçbir kabahatlerini Allah'tan gizleyemezler. [78,40]
43 – Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi hakkıyla bilmedikçe namaza yaklaşmayın.
Yolculuk dışında cünüp iken de gusletmedikçe namaz kılmayın.
Eğer hasta veya yolculukta iseniz, veya tuvaletten gelmiş yahut hanımlarınızla yatmış olur da gusledecek su bulamazsanız,
O vakit temiz toprağa teyemmüm edin, arınmak niyetiyle yüzünüze ve ellerinize meshedin. Muhakkak ki Allah afüv ve gafurdur (af ve mağfireti boldur). [2,219; 5,90-91]
Sarhoş edici içki içmek, nihaî olarak haram kılınmadan önce bu şekilde iyice kısıtlanmıştı. İçenler ancak yatsı namazını kıldıktan sonra içebiliyorlardı. 5,90-91 ile ise mutlak olarak haram kılındı.
Teyemmüm: Su bulunmaz veya hastalık sebebiyle kullanmaya mani bir durum varsa, abdest veya gusül için, mânen temizlenmek niyeti ile, el temiz toprağa vurulup yüz ve kollar meshedilerek gerçekleştirilir. Bu izin, müslümana en azından bir nizama uyma, itaat edeceği bir mercinin huzurunda olma bilinci verir. Kişinin zihninde, kendisini temizleme ve namazın kutsal olduğu fikrini canlı tutar.
44 – Baksanıza kendilerine kitaptan nasip verilenlerin yaptıklarına!
Kendilerinin hidâyeti bırakıp sapıklığı satın almaları yetmiyormuş gibi, sizin de yolunuzu şaşırmanızı istiyorlar.
45 – Allah düşmanlarınızı pek iyi bilir. İşlerinizi üstlenen bir veli olarak da, bir yardımcı olarak da elbette Allah yeter!
46 – Yahudilerden bir kısmı, bazı sözleri aslî şeklinden ve mânasından saptırır, mesela: 'İşittik†(ama isyan ettik), 'işit†(hay işitmez olası!), ve râina derler.
Bu sözleri, ağızlarını eğip bükerek güya vaziyeti kurtarmak ve dinle alay etmek için söylerler.
Halbuki onlar sadece 'İşittik ve itaat ettikâ€, 'İşit!†unzurnâ (bizi de gözet), deselerdi kendileri için elbet daha hayırlı ve daha dürüst bir iş olurdu.
Fakat Allah, inkârları yüzünden onları rahmetinden kovdu. Artık onlar pek az iman ederler. [2, 75.104; 3,78]
Onlar parantez içindeki sözleri içlerinden veya ancak yanındaki arkadaşı işitecek şekilde sessizce söylüyorlardı. Müminlerin 'raina: bizi gözet, bize himmet et†sözlerini de bahane ederek ağızlarını eğip bükerek, İbrânice'de hakaret ifade eden benzer bir lafza dönüştürüyorlardı.
47 – Ey kendilerine daha önce kitap verilen Ehl-i kitap! Yanınızdaki kitapları tasdik etmek üzere indirdiğimiz bu kitaba da iman edin.
İman edin: enseleriniz nasıl dümdüz ise bazılarınızın yüzlerini bir darbe ile gözden, ağızdan, azalardan ederek dümdüz hale getirmeden, veya Ashab-ı sebte yaptığımız gibi lânet etmeden! Allah'ın emri mutlaka yerine gelir. [2,65; 7,163] {KM, Çıkış 31,14; Sayılar 15,32-36
Ashab-ı sebt: Allah, Yahudilerin cumartesi günü balık avlamalarını yasaklamıştı. Bu yasağı dinlemeyen Eyle ahalisini Allah cezalandırmıştı.
48 – Şu muhakkak ki Allah Kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama bunun altındaki diğer günahları dilediği kimse hakkında effeder.
Kim Allah'a ortak icad ederse müthiş bir iftira etmiş, çok büyük bir günah işlemiştir.
49 – Baksana o kendini temize çıkaranlara! Onların temiz olduklarını iddia etmeleri neye yarar ki?
Ancak Allah dilediğini temize çıkarır ve onlara kıl kadar olsun haksızlık edilmez.
50 – Bak nasıl da Allah adına yalan uydurup Ona iftira ediyorlar! Bu da, onlara belli bir günah olarak fazlasıyla yeter! [3,24; 2,111; 2,134]
51 – Baksana o kendilerine kitaptan bir nasip verilenlere!
Putlara, kâhinlere, şeytanlara, ne kadar batıl varsa hepsine iman ediyorlar ve yetmezmiş gibi, Bir de kalkıp kâfirler hakkında 'Onlar, müslümanlardan daha doğru yoldadır†diyorlar!
52 – İşte onlar, Allah'ın lânetlediği kimselerdir. Allah'ın lânetlediğini de yardım edip kurtaracak kimse bulamazsın.
53 – Yoksa onların mülk ve hâkimiyetten nasipleri mi var? Öyle olsaydı onlar insanlara bir kırıntı bile vermezlerdi! [7,100]
54 – Yoksa onlar Allah'ın lütfundan insanlara ihsan ettiği nimetlere karşı haset mi ediyorlar? Evet biz Âl-i İbrâhime de kitap ve hikmet verdik, hem de büyük bir hâkimiyet ve mülk verdik.
55 – Onlardan kimi ona inanmakta, kimi de ondan halkı engellemekte. İşte böyle engelleyenin hakkından, harıl harıl yanan cehennem gelir.
56 – Âyetlerimizi inkâr edenleri yarın cehenneme sokacağız.
Derileri kızarıp yandıkça, yerine taze deri yaratacağız, ta ki cezaları olan azabı iyice tatsınlar.
Şüphesiz ki Allah azîz ve hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
57 – Fakat iman edip güzel ve makbul işler yapanları ise, ebedî kalmak üzere içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğiz. Onların orada tertemiz eşleri olacak. Hem onları nimetlerle sâyebân edecek bir gölgeliğe yerleştireceğiz. [2,25]
Sâyebân: Âyetin sonundaki 'zıllen zalîlâ†koyu gölgelik mânasına gelir. Diğer birçok meal böyle karşılık vermiştir. Bu doğru olmakla birlikte, biz Elmalılı M. Hamdi Yazırın mealini tercih ettik. O zıl kelimesinin mecazî anlamına dikkat çekmektedir. Gerçekten zıl, Farsçada sâye ve Türkçe'deki gölge karşılıkları gibi mecazen geniş nimetler hakkında kullanılmaktadır. 'Zıllen zalîlâ†koyu gölge ki tam daimî nimete işarettir. Çünkü refah sahipleri genellikle ferah gölgelerde yaşarlar. Nitekim dilimizde 'sâyedâr olmak, sâyebân olmak†'sâyesinde yaşamak†tabirleri, nimet ve saadet mefhumlarındandır.
58 – Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adalete uygun tarzda hüküm vermenizi emreder. Allah bununla, size ne de güzel öğüt veriyor! Şüphe yok ki Allah semî ve basîrdir (sözlerinizi de, hükümlerinizi de hakkıyla işitir, bütün yaptıklarınızı hakkıyla görür).
59 – Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Resulüne ve sizden olan ülülemre de itaat edin. Eğer Allah'a ve âhirete iman ediyorsanız, hakkında ihtilafa düştüğünüz meseleyi Allah'a ve resulüne arzediniz. Böyle yapmanız hem daha hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. [16,43; 42,10] {KM, Çıkış 18,13-26; Tesniye 17,8; I Kırallar 3,16-28}
Ülülemr kelimesi geniş kapsamlıdır; müslümanların herhangi bir işinin başında olan her yöneticiye şamildir. Din alimleri, ülke yöneticileri, onların başında gelirler.
Hadis-i şerife göre: 'Emrettiği şey günah olmadığı sürece, bir müslümanın, hoşlansın veya hoşlanmasın, yöneticinin emirlerine itaat etmesi gerekir.â€
Bir başka hadis: 'Allah'a isyanda (günah olan bir konuda) başkasına itaat haramdır. İtaat ancak meşru hususlardadır.â€
Bir başka hadis: 'Sizin başınızda doğru olduğu gibi yanlışı da uygulayan yöneticiler olacaktır. Böyle bir durumda kim yanlış şeylerden nefret ederse sorumluluktan kurtulacaktır.†Bunun üzerine ashabdan bazıları: 'Böyle yöneticilere karşı savaşmayacak mıyız?†diye sorunca Hz. Peygamber (a.s.): 'Namazı kıldıkları müddetçe, hayır!†diye cevap vermiştir. (Müslim)
60 – Baksana hem sana indirilen hem de senden önce indirilen kitaplara inandığını iddia eden o münâfıkların yaptıklarına!
Kalkıp azgın şeytanın önünde muhakeme olmak istiyorlar.
Hâlbuki onlara o şeytanı reddetmeleri emri verilmişti.
Şeytan da onları haktan büsbütün saptırmak ister. [2,256; 39,17]
61 – Kendilerine 'Haydi Allah'ın indirdiği Kur'ân'ın ve resulün hükmüne gelin!†denildiğinde münafıkların senden iyice geri durduklarını görürsün. [31,21; 24,51]
62 – Fakat işlediklerinin cezası olarak başlarına bir musîbet geldiği zaman ne olur?
Onlar hemen sana gelir, yemin billah ederek 'Vallahi maksadımız sırf iyilik yapmak ve ara bulmaktan ibaret idi†derler. [2,95; 5,52]
63 – Allah onların kalplerinde ne var, ne yok pek iyi biliyor.
Onun için sen onlara aldırma, fakat kendilerine öğüt ver ve onlara kendilerine dair, içlerine işleyecek beliğ sözler söyle.
64 – Biz hiç bir peygamberi, Allah'ın izni ile, kendisine itaat olunmaktan başka bir gaye ile göndermedik.
Eğer onlar kendilerine zulmettikleri vakit sana gelip de Allah'tan af dileseler, sen de resul olarak onların affedilmelerini isteseydin, elbette Allah'ı tövbeleri kabul eden, pek merhametli bulacaklardı. [3,152; 58,12]
65 – Hayır, hayır! Senin Rabbin hakkı için, onlar aralarında ihtilaf ettikleri meselelerde seni hakem kılıp, Sonra da verdiğin hükümden ötürü içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın sana tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça iman etmiş olmazlar.
Hz. Muhammedi (a.s.m.) Allah'ın resulü kabul etmenin mânası, onun tebliğ ve tatbik ettiği inanç, düşünce ve yaşayış tarzını kabul etmek, bu hususlarda onu örnek almaktır. Yoksa Allah onu, insanlar peygamberliğine şehadet etsinler, fakat başkalarına tâbi olsunlar diye göndermemiştir.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: 'Arzu ve heveslerini, benim getirdiğim ölçülere uydurmadıkça, sizden hiç biriniz mümin olduğunu iddia edemez.â€
66 – Şayet onlara 'Ölüme atılın†veya 'Vatanınızdan ayrılın†(hicret edin) diye farzetseydik, pek azı müstesna, o farzı yerine getirmezlerdi.
Onlar kendilerine verilen öğütleri tutsalardı, elbette kendileri için hayırlı olur, durumlarını daha da sağlamlaştırırlardı.
'Kendinizi öldürün†emri: 'Kendinizi ölüm tehlikesine, cihad meydanına atın†mânasına gelebilir. Hz. Muhammed (a.s.) ın ashabının (r.a) çoğu, dinleri uğrunda canlarını verip şehid olmuş, yine o uğurda yurtlarından ayrılıp hicret etmişlerdi. Önce Mekke'den, Hz. Peygamberin dünyadan göçmesinden sonra da Medine'den ayrılma hasretiyle yanmalarına rağmen dünyanın dört bir tarafına yayılıp Allah'ın dinine hizmet etmişlerdir. Yahudiler ve münâfıklar ise, buna benzer hiçbir fedâkarlık göstermemişlerdir. Hatta Yahudiler kendi dindaşlarını öldürüp, diyarlarından sürmüşlerdir.
67 – Ve o takdirde Biz de onlara tarafımızdan pek büyük mükâfat verirdik.
68 – Ve onları dosdoğru yola iletirdik.
69 – Kim Allah'a ve resulüne itaat ederse işte onlar, Allah'ın nimetlerine mazhar ettiği nebîler, sıddîkler, şehidler, salih kişilerle beraber olacaklardır.
Bunlar ne güzel arkadaşlar!
70 – Bu, Allah'tan bir lütuftur. Bu lütfa lâyık olanların kadrini Allah'ın bilmesi yeter de artar!
71 – Ey iman edenler! Düşmanlarınıza karşı korunma tedbirinizi alın.
Duruma göre küçük kıtalar halinde veya toptan seferber olun.
Uhud savaşında müslümanların yarı mağlubiyetleri, Medine etrafındaki kabileleri aleyhte cesaretlendirmişti. Müslümanlar, Medinenin her tarafından tehlike çemberi içine alınmışlardı. İslâmı öğretmek üzere dışarıdan dâvet edilen müslümanlar da suikasda mâruz kalıyorlardı. Bu âyet, müminlerin yeterli tedbir almalarını emrediyor.
72 – Aranızda öylesi vardır ki, işi ağırdan alır. Başınıza bir felâket gelirse der ki: 'Neyse ki, Allah bana lutfetti de onlarla beraber çıkmadım.â€
73 – Ama Allah'tan size nimet ve inayet erişirse -sanki daha önce kendisiyle sizin aranızda hiç tanışıklık yokmuş gibi-
'Ah! n'olurdu, der, ben de onlarla beraber olaydım da büyük ganimete konaydım!â€
74 – O halde, dünya hayatına değil, âhirete talip ve müşteri olanlar Allah yolunda savaşsınlar.
Kim Allah yolunda savaşa girer de öldürülüp şehid olur veya galip gelir gazi olursa,
Her iki halde de Biz ona yarın pek büyük mükâfat vereceğiz.
75 – Size ne oluyor ki Allah yolunda ve çaresizlik içinde bırakılan:
'Ey büyük Rabbimiz! Ahalisi zalim olan şu memleketten bizi kurtarıp çıkar. Tarafından bir sahip gönder, katından bir yardımcı yolla!†diye yalvarıp yakaran bir kısım erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda düşmanla çarpışmıyorsunuz?
Bu âyet, Mekke'de veya başka bir yerde müslüman olmuş olup da Medine'ye hicret ederek kendilerini işkenceden kurtaramayan müminlerin feryadını dile getiriyor.
76 – İman edenler Allah yolunda savaşırlar. Kâfirler ise şeytan yolunda savaşırlar.
Öyle ise ey müminler haydi, şeytanın taraftarlarıyla muharebe edin.
Şeytanın hilesi, cidden zayıftır.
77 – Baksana o kimselere ki, savaş zamanı değilken kendilerine: 'Savaşa sebebiyet vermeyin, namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin!†denilmişti.
Sonra onlara savaşma farz kılınınca, onlardan bir kısmı insanlardan, Allah'tan korkarcasına, hatta daha fazla korkup şöyle diyorlar: 'Ya Rabbenâ, niçin bize harbi farz kıldın? Bize biraz daha mühlet verseydin ya!â€
Onlara de ki: 'Dünya zevki pek azdır, âhiret ise günahlardan sakınanlar için sırf hayırdır ve size kıl kadar olsun haksızlık yapılmaz.†[47,20]
78 – 'Nerede bulunursanız bulunun: Sağlam, yüksek kulelerde, hatta eflâke ser çeken gökteki yıldız burçlarında bile olsanız, ölüm mutlaka size yetişir.â€
Onlara bir iyilik ulaşınca 'Bu, Allah'tandır†derler. Bir fenalık gelince 'Bu, senin yüzündendir†derler.
De ki: 'Hepsi de Allah tarafındandır.â€
Fakat bu adamlara ne oluyor da, söz anlamaya bir türlü yanaşmıyorlar? [55,26; 3,185; 21,34; 7,131]
Yaratma bakımından hem iyilik, hem fenalık hem hayır, hem şer Allah'tandır. Fakat şerre sebebiyet veren, dâvet eden insan olması itibariyle şer insana izafe edilir.
79 – Ey insan! Sana gelen her iyilik Allah'tandır. Başına gelen her fenalık ise nefsindendir.
Ey resulüm! Seni bütün insanlara elçi gönderdik. Allah'ın buna şahit olması yeter de artar! [2,124; 7,113; 8,27; 42,30]
80 – Kim resulullaha itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur.
Kim itaattan yüz çevirirse aldırma, zaten seni üzerlerine bekçi göndermedik ki! {KM, Luka 10,16}
81 – Münâfıklar sana 'Baş üstüne!†derler.
Fakat yanından çıkınca, onlardan bir güruh gece karanlığında senin söylediklerinin tersine planlar kurarlar.
Allah onların o gizli planlarını bir bir kaydediyor.
Onun için sen yüzlerine vurmaktan vazgeç de Allah'a havale et, Ona tevekkül et. Sana vekil olarak Allah yeter. [24,47; 4,84]
82 – Kur'ân'ı gereği gibi düşünmeyecekler mi?
Eğer Kur'ân Allah'tan başkasına ait olsaydı, elbette içinde birçok tutarsızlıklar bulurlardı.
Bu gibi yerlerde münâfıkların ve zayıf inançlı kişilerin hataları dile getirilirken, bu yanlışların kaynağının, Hz. Muhammedin Allah'tan gelen bir Elçi olduğunu, Kur'ân'ın Allah Kitabı olduğu konusunda şüpheleri olduğu bildirilir. Allah Teâla onları Kur'ân'ı iyice incelemeye dâvet ediyor. Gerçekten, iyi düşünen insan şu hakikati anlamakta gecikmez: 23 yıl gibi uzun bir dönemde, çok çeşitli durumlar sebebiyle ve son derece farklı konularda yavaş yavaş tamamlanan bir metnin içinde tutarsızlık olmaması mümkün değildir. Bir insan ne kadar akıllı olursa olsun bunu başaramaz. Öyle ise bu kitap ancak Allah'ın eseri olabilir.
83 – Onlara güvenlik veya korkuya dair bir haber geldiğinde doğru olup olmadığını araştırmadan ve yaymakta mahzur bulunup bulunmadığını danışmadan hemen onu yayarlar.
Hâlbuki onlar bu haberi peygambere ve aralarındaki yetkili zatlara arzetselerdi elbette işin içyüzünü araştırıp ortaya çıkaranlar, onun mahiyetini, haberin neye delâlet ettiğini bilirlerdi.
Eğer Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız hariç hepiniz şeytana uymuş gitmiştiniz.
84 – Artık Allah yolunda cihad et!
Sen ancak kendinden sorumlusun. Müminleri de buna teşvik et.
Umulur ki Allah kâfirlerin savletini uzaklaştırır. Allah en güçlü ve cezalandırması da en çetin olandır.
85 – Her kim güzel bir şefaatte bulunursa, o iyilikten kendisine de bir nasip vardır.
Kim de kötü bir hususta şefaat ederse, ondan da kendisine bir pay düşer. Allah her şey üzerinde kadirdir.
86 – Şayet size selam verilirse, siz de ondan daha güzel bir tarzda selamı alın, en azından verilen selâmın misli ile karşılık verin. Şüphesiz ki Allah, her şeyin hesabını hakkıyle arar.
Bu ve daha başka âyetlerde emredildiği gibi, müslümanların daima insancıl ve nezaketli davranış göstermeleri gerekir. Mesela: Selam veren kimseye, daha candan, daha güzel, en azından onunki kadar güzel karşılık vermelidir. Zira kaba, nazik olmayan davranışlar insanları uzaklaştırır. İnsanlar arası ilişkilerin gergin olduğu dönemlerde ise bu güzel davranış, kat kat gerekli olur.
87 – Allah, o hak Mabuddur ki kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur.
Kıyamet günü hepinizi bir araya toplayacaktır. Bunda hiç şüphe yoktur.
Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir? {KM, II Samuel 7,28; Mezmur 119,160. Yuhanna 17,17}
88 – Yaptıkları bunca cürüm sebebiyle Allah kendilerini başaşağı getirdiği halde, durum bu kadar belli iken, ne diye münafıklar hakkında hüküm verirken kalkıp birbiriyle çekişen iki fırka haline geliyorsunuz?
Allah'ın saptırdığını siz mi yola getirmek istiyorsunuz? Her kimi Allah şaşırtırsa, artık sen ona yol bulamazsın.
Münâfıkların içleri dışlarından başka olduğu ve farklı yerlerde farklı durumlar alabildikleri için, onlar hakkında karar verecek kimseler ihtilaf ederler. O münafıklarla akrabalık, kabile birliği, ticari ortaklık, arkadaşlık gibi bağlar da müminleri etkileyebiliyordu.
Allah onlara Hz. Peygamber (a.s.m), İslâm ve müslümanlarla iç içe olma imkânı verdiği, onlar da zahiren müslüman göründükleri halde, birtakım hesaplarla, kalblerinden eski küfür ve inkârlarına döndükleri için, onlar hakkında 'başaşağı, tepetaklak olma†tabiri, hallerini ifade edecek en mükemmel tabirdir.
Bellidir ki Allah onları münafık olarak 'başaşağı†yaratmış değildir. Fakat onlar, iman tarafında olmaları için, bunca kuvvetli sebepler varken, irade ve tercihlerini hep inkâr tarafına kullanınca, bütün işleri güçleri, kazandıkları o yönde olunca, ken
Yorumlar
Hiç Yorum Gönderilmemiş!
Abdulhadi Kanakeri Şarkıları
Bedava MP3 Download, MP3 indir, Ücretsiz MP3, Dangerous MP3, Dangerous MP3 kelimeleriyle sitemize gelenler için uyarıdır. Sitemizde hiçbir MP3 bulunmamaktadır! Lütfen sanata ve sanatçıya saygı için korsan müziğe hayır! Internetten mp3 yüklemek yerine onların kaset ve cd'lerini alarak destek olalım.