Çatma kaşlarını öyle
Gün kızar mı hiç gündüze
Gönlümün sırça köşkünde
Candan öte değil misin

Göz pınarımdan bir musluk
Yaş damla aksa oluk, oluk
Seni içime bir yudumluk
Dolan soluk değil misin

El anlamaz ahvalimden
Bari sen anla halimden
Sen ki beni dirhem, dirhem
Yakıp giden değil misin

Aylar geçse de aradan
Hiç arla uslanmadan
Gün geçtikçe kabuk bağlar
Gönül yaram değil misin

Koynumda ki hasret kadar
Küllendikçe hatıralar
Küllerini azar, azar
Çalan rüzgar değil misin

Bir mendil alıp gözümden
Bir damlacık yaş silmeden
Kaderimi ele veren
Yazan kalem değil misin


Ayrılık vakti gelince
Her namede ince, ince
Dudaklarıma kelepçe
Vuran beste değil misin

Gece denen şu dev ayyaş
Doldursa da gözüme yaş
Sen içimde yavaş, yavaş
Yanan ataş değil misin

Tuzlara banıp uykumu
Kaybetsem de şuurumu
Çaresizlikle ruhumu
Saran korku değil misin

Yokluğum da sızım sızım sızlanırken
Yaralarım sen allıma kazıdığım
Alın yazım değil misin

Dar ağacığındayken boynum
İçten içte mecnun, mecnun
Hep susarak yutkunduğum
En son arzum değil misin